19 Ağustos 2013 Pazartesi
12 Ağustos 2013 Pazartesi
Uyanmak...
Uykuda konuğundum Sevgili... Her zamanki naifliğinle yerini vermiştin bana. Bir halkanın etrafında oturmuş susarken- ki en güzel yaptığımız şeydi seninle susmak- birden iki Kur'an'dan birini uzatıyor ve aç diyorsun: Enfâl Sûresi 63. ayeti. Aramama gerek kalmadan sayfa açılıyor önüme ve okuyorum:
10 Ağustos 2013 Cumartesi
Uyma dedim
Kendi düşen...
Bak gör ne güzeldir geceye yakışan a şaşkın...
Yalan bir eşiktir,bir gölgenin ardına saklanmış, sen...
Türküden başka nesin ki, başka nesin?...
Sen gözlerimin feri, nefesimin serinliğisin.
9 Ağustos 2013 Cuma
Ömrüm geçtikçe...
Bugün uzun ve yorucu bir ömrün başlangıcıymış, öyle diyor takvimler.
Bugün her zamankinden fazla ufka kaymış gözlerim...
Bugün bir zarfın içindeki adressiz bir mektup,
bir cama düşen son yağmur tanesi,
bir daha dönülemez olanın özlemi
7 Ağustos 2013 Çarşamba
5 Ağustos 2013 Pazartesi
Su gibi geçti
-"Dile muhtâç sanırsın sükût ile gezeni,
O sükûtun içinde nice beyân bulunur. "
Sükût ile gezenin gözleri nasıl bakar? Bir çiçeğe dokunurken hangi dilde söylenir şarkılar?
Hâlâ dile muhtaç sanır ihtiyatsız belleğim, hala bülbüle figân eder de güle kalbinden verir.
O sükûtun içinde nice beyân bulunur. "
Sükût ile gezenin gözleri nasıl bakar? Bir çiçeğe dokunurken hangi dilde söylenir şarkılar?
Hâlâ dile muhtaç sanır ihtiyatsız belleğim, hala bülbüle figân eder de güle kalbinden verir.
29 Temmuz 2013 Pazartesi
Ne Kaldı Geriye?...
Cılız bir ses, gecenin içinden geçerek huzursuz bir iç çekişe teslim ediyor kendini. Nedensiz oluyor bazen; gün nedensiz bir ağıt gibi yükseldikçe başa sarmak istiyor canım. En başa, hiç bir şeyin farkında olmadığım o küçük cılız kıza.
"Sen Yusuf'tun hep, biz seni kuyunun dibine yakıştıran büyüklerdik" diyor abim gülerek, babamın bana olan aşkından dem vururken. "Bizim hiç bisikletimiz olmadı, doğru dürüst topumuz bile. Senin ise biri eskise yeri doldurulurdu hemen. Nasıl medet ummayaydık kuyudan?:)" Doğruydu... Alabildiğine şımartılan tekne kazıntısıydım ben, sanırım son bir ödül gibi görmüştü babam beni. Afacan abilerim küçücük bisikletimin tepesinde zalimlik yaptıkça kulaklarını avuçladı, toplarımı patlatmak için yarış ettiklerinde bana yenisini aldı ama onları da haşladı bir güzel. Yine de sevdiler beni, her geçen zamanda daha da fazla. Hep sevdik birbirimizi, geri kalan her şeyin yalan olduğunun farkında olarak...
"Sen Yusuf'tun hep, biz seni kuyunun dibine yakıştıran büyüklerdik" diyor abim gülerek, babamın bana olan aşkından dem vururken. "Bizim hiç bisikletimiz olmadı, doğru dürüst topumuz bile. Senin ise biri eskise yeri doldurulurdu hemen. Nasıl medet ummayaydık kuyudan?:)" Doğruydu... Alabildiğine şımartılan tekne kazıntısıydım ben, sanırım son bir ödül gibi görmüştü babam beni. Afacan abilerim küçücük bisikletimin tepesinde zalimlik yaptıkça kulaklarını avuçladı, toplarımı patlatmak için yarış ettiklerinde bana yenisini aldı ama onları da haşladı bir güzel. Yine de sevdiler beni, her geçen zamanda daha da fazla. Hep sevdik birbirimizi, geri kalan her şeyin yalan olduğunun farkında olarak...
21 Temmuz 2013 Pazar
Cümle Cümle Üstüne
-Bir cümle kuruyorum, olmadı deyip sil baştan diziyorum kelimeleri yan yana. Hadi bir tombala torbasından çekilmiş gibi karşılasın beni kelimelerim, şaşırtsın torbayı karıştıran eli...
Yok olmuyor işte, sürprizi kalmıyor bir sonraki hecenin...
-Dağınıklığa alıştım ya hani, kim toplayacak iki yakamı da uzun bir tiradın hevesini düşürecek yüreğime? Hiç...
15 Temmuz 2013 Pazartesi
14 Temmuz 2013 Pazar
Gelişigüzel
-"Ey Sevgili! Aşkımı bana bağışla" diye seslenen umutsuz Şair! Bağışlanacak aşkın dizginlerini sal gitsin, nasılsa yâr olmayacak sana...
- Duvarlarım gitgide kalınlaşıyor, çizgilerimde... Benim gibi düşünmeyenlere tahammülüm var ama dillerinde zehirli bir okla serseri mayın gibi gezinenlere hayır... Biriktirdikleri öfkelerini kusursuz bir kinle harmanlayıp ilişkilerin hafızasını iğdiş eden bir kararlılıkla gelişigüzel kusanlara da...
- Duvarlarım gitgide kalınlaşıyor, çizgilerimde... Benim gibi düşünmeyenlere tahammülüm var ama dillerinde zehirli bir okla serseri mayın gibi gezinenlere hayır... Biriktirdikleri öfkelerini kusursuz bir kinle harmanlayıp ilişkilerin hafızasını iğdiş eden bir kararlılıkla gelişigüzel kusanlara da...
6 Temmuz 2013 Cumartesi
Bir Hüzzam Şarkı
Bir hüzzam şarkı, bir sözsüz mektup, bir bilmece henüz sırrı çözülmemiş...
İşte başlarken ve biterken düşürdüklerim ve heybemde kalanlar...
İşte o çocuk yine, kendini tahta bir kapının ardına gizlemiş, hayallerini...
İşin içine çocukluk girince gözlerim kısılıyor, yağmur rahmeti ruhumun kuraklığına...
3 Temmuz 2013 Çarşamba
Yok mudur?
Yüzünden düşen bin parça...
Bilmiyorum artık, dağılanı toplamak için bu saçma sapan çaba niye?
Buradan bakıyorum; yalnız bir gölge, gölgesinde kalabalık vehmeden bir gölge...
Kendimden çıkıyorum, oysa son durakta bekleyen kendimim yine...
1 Temmuz 2013 Pazartesi
Bazen Ramazan
-Dünyanın tepesinde fırıldak gibi dönen şu gündem, çapından büyük kelimeler türetmese artık. Topluca sussak mı şöyle bayrama kadar?
-Yaz ramazanları başlığı altında uzadıkça uzadı pazar sohbetleri... Azimliydim, kararlıydım, yemek davetlerinden kaytaranları bir bir kınama panosuna astım. En son biri (en büyüğümüz yine, yazık)yeter ki yakamızdan düş "her gün gel" babında bir söylem geliştirdi, eylemim işe yaradı şükür, kârlı çıktım.
-Yaz ramazanları başlığı altında uzadıkça uzadı pazar sohbetleri... Azimliydim, kararlıydım, yemek davetlerinden kaytaranları bir bir kınama panosuna astım. En son biri (en büyüğümüz yine, yazık)yeter ki yakamızdan düş "her gün gel" babında bir söylem geliştirdi, eylemim işe yaradı şükür, kârlı çıktım.
29 Haziran 2013 Cumartesi
Ey Yoksunluk
Bu yüzdendir hüzzam bakışlarından devşirilmiş bu yalnızlık zamanları.
O kadar isyandır ki ruhum, ne lütfuna talibim ne sürgününedir şikayetim.
28 Haziran 2013 Cuma
Değişmese...
"Pâyın sadâsı gelse de sen hiç gelmesen
Men dinlesem kiyâmete dek, vuslat istemen
Bulsam izinle semtini, ol semte ermesem
Aşsam zamânı hasretin encamı gelmeden"
Men dinlesem kiyâmete dek, vuslat istemen
Bulsam izinle semtini, ol semte ermesem
Aşsam zamânı hasretin encamı gelmeden"
21 Haziran 2013 Cuma
19 Haziran 2013 Çarşamba
Gönül Bağı
"Senin artık gülmekten vazgeçtiğin gün
topladım bu hurûfât tozlarını.
Gözlerindeki ışığa yeniden dokundum,rutubetli
sabrını yarıladım,badem çiçekleriyle
tazelenen gönül bağını yağmurlu
vedalara bağışladım... "
Fenersiz yol avcıları & sonsuzca kaybedenler
Kayıp zamanlardan derilmiş serseri mayın kelimeler var dillerinde; kaygısız, çelimsiz, sığıntı…
Göz gözü görmez dehlizlerden kendilerine varmayan yolculuklar yaparken yakalanmış erişkinler gibiler.
Kadehlerindeki meyin hükmü kadar değiyorlar hikayelerin sahiciliklerine. Ekşimtrak zihinlerinin her bir hücresinde yaşanmamış baharlar var, kendine el yangınlarda yol arkadaşlarının yüzlerini seçebilmek için atıyorlar tüm kıymetli libaslarını ateşe. Ateş harını yokluğun yarattığı boşluktan alıyor. Boşluğun kuyusu derin, aks’ine kulağın pası yâr, suyunda göz gözün kahrına râm.
Kadehlerindeki meyin hükmü kadar değiyorlar hikayelerin sahiciliklerine. Ekşimtrak zihinlerinin her bir hücresinde yaşanmamış baharlar var, kendine el yangınlarda yol arkadaşlarının yüzlerini seçebilmek için atıyorlar tüm kıymetli libaslarını ateşe. Ateş harını yokluğun yarattığı boşluktan alıyor. Boşluğun kuyusu derin, aks’ine kulağın pası yâr, suyunda göz gözün kahrına râm.
18 Haziran 2013 Salı
Ey Aklım !
"Susmanın kalesine sığınıyorum
Önümde karanlıktan duvarlar
Sırtımda insan yüklü bir gök var"
Önümde karanlıktan duvarlar
Sırtımda insan yüklü bir gök var"
17 Haziran 2013 Pazartesi
Bugün
"Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim"
Bugün bulutsuz göğün altında delice bir özlemin ipine sarılır gibi...
Şiire değil, geceye değil, güneşe hiç...
Bir güvercin kanadına teslim ruhumu yalnızca ama
yalnızca yağmura emanet edeceğim.
16 Haziran 2013 Pazar
Pencerenin Buğusu
Sen bilmekle gitmek arasında, arafta, susmakla ağlamak arasında, tarifi olmayan bir yolculuksun. Bütün yolculukların seyrinden öte ve bütün seyir defterlerinin yalnızlığından eksilen bir "dem"sin. Aklının birbirine dolaşık iplerinden habersiz dizeler kopuveriyorlar ansızın kuytularından. Ah ki ne çaresiz bir kopuştur o ve nasıl da ustalıkla ağına düşerler sessizliğinin, bir çırpıda ve el çabukluğuyla.
14 Haziran 2013 Cuma
Rabb'in Turnosolu
Her şerde bir hayır her hayırda bir şer...
Son günlerde kafamda dönüp duran iki esasın ilkidir bu.
Kuzu postuna bürünmüş kurdun gülen yüzü sadece bir aldatmacadan ibarettir. Eline geçsen-ister kimliğin ister kılığın yüzünden-seni bir kaşık suda boğacak olanın maskesi düşer ve niyet yüzeyde tüm çirkinliğiyle boy gösterir.
Son günlerde kafamda dönüp duran iki esasın ilkidir bu.
Kuzu postuna bürünmüş kurdun gülen yüzü sadece bir aldatmacadan ibarettir. Eline geçsen-ister kimliğin ister kılığın yüzünden-seni bir kaşık suda boğacak olanın maskesi düşer ve niyet yüzeyde tüm çirkinliğiyle boy gösterir.
Ne etsem sığmıyor
Bir kalbe sığmıyor bazen hikayesi sevmelerin
pencere pervazlarında sustuğumuz kelimeler huzursuz
sıkıntısı lütfuna eş bir gel-git halidir bizdeki
kapattığında pencereni sığıyor musun kendine?
13 Haziran 2013 Perşembe
kanadı Kırık
Kendimle fena halde kavga edesim var, kırasım var kalbimi kendim...
Küsesim var deli gibi kendime, küsesim geçene..
O bin yıllık halıya bağdaş kurup da hani, yeniden barışmak gibisi diyerek sonra...
Sonra...
11 Haziran 2013 Salı
"Saate Baktım"
-Küçük bir kızın duası gibi, sade ve dolambaçsız cümlelere sığınıp dönmelisin yüzünü ben'ine. o zaman, derinlik kustuğunda hani karanlığından seni, bulacaksın en son saklambaçta kaybettiğini...
-Böyle seviyorum ben; kelimeler kapımı şımarık bir sulta edasıyla çaldığında, sevgili olan sevgiliyi çekip çıkardığımda altı çizilmiş anılardan, hayali bir gülümseme kondurduğumda o hep güven veren yüzüne...
Böyle seviyorum işte...
-Böyle seviyorum ben; kelimeler kapımı şımarık bir sulta edasıyla çaldığında, sevgili olan sevgiliyi çekip çıkardığımda altı çizilmiş anılardan, hayali bir gülümseme kondurduğumda o hep güven veren yüzüne...
Böyle seviyorum işte...
10 Haziran 2013 Pazartesi
Bazen...
Bazen sebepsiz çöküyor akşam yüreğe, yürek taşımaz oluyor ya dünyayı...
Bazen kaçıyor dozu hüznün, rüzgâr deli esiyor böyle.
Her gün aynı saatte kapkara bulutlar önce, daralıyor ruhu günün...
Çocukça...
"Ve bu çocukça çizgilerden al tamamla resmimizi"
Bir çocuk başka türlü nasıl anlatabilir ki?...
8 Haziran 2013 Cumartesi
7 Haziran 2013 Cuma
Yarım Şiir
Yarı baygın bir düş bul kendine
Bir gözü uykuda diğeri sancıda olsun
Belki kalırız gecenin ortasında, ay bulutta kalır
Belki ağlarız o şarkıda, gözünü yumar dünya
Diretirsek gün doğar, kalptir, düşe uyanır
Zaten bahanesi hazırdadır, ağlatır.
6 Haziran 2013 Perşembe
Rüya mıymış o?
- Sevgilinin elinden çiğ balık da yenilirmiş, öğrenmiş oldum. Rüyaya bak sen, yok müdahalen oynuyorsun dış kapının mandalını...
- "Bu hayatta bizi böyle yakamızdan tutacaksa, hadi böyle yaşa derken kalbimize sormuş mu?"
Sormamış... Sorsa da değişmezmiş bir şey, nasılsa aynı sazanlıkla atacaktık bilinmezliğe adımlarımızı.
31 Mayıs 2013 Cuma
kalbi kadere değişmek...
Uyandım, Bir Çiçek Satıcısı Gördüm
Çok Mutlu Oldum , Gülü Kalbe Değişiyordu
Gülü Kalbe Değişiyordu
Bir Kalbim Vardı, Acılı Ve Kederli
İnanamadım Bir Bir Güle Karşılık Kalbimi İsteyeceğine
Gülü Kalbe Değişeceğine
30 Mayıs 2013 Perşembe
29 Mayıs 2013 Çarşamba
28 Mayıs 2013 Salı
Bir Tek An
İçinden şiirler okuyan bir adam vardı, gözleri hep ufka bakardı.
İçinde yıllanmış bir aşkı sır gibi saklardı bir adam, karışırdı yokluğa.
İçinde yıllanmış bir aşkı sır gibi saklardı bir adam, karışırdı yokluğa.
27 Mayıs 2013 Pazartesi
Son Romantik
Yerin yurdun neresi?...
Fikrin zikrin hangi denizlerde kulaç atıyor?...
her neyse işte...
Feda olsun e mi kalbin son romantiğin yoluna...
Hep Birlikte
Kalın duvarlarla örülü havsalamız; çarptıkça o duvarlara daha kuvvetli ama daha anlaşılmaz sesler çıkartıyor sol yanımız.
O duvarları aşıp içeri girdiğimizde bizi karşılayan, sarmalayan, yaralarımızı saran aşinalık yitip gitmesin diye uğraşıp dursam da nafile. Bir zamanlar parmak uçlarında gezindiğim koridorlarında, gizemli odalarında koruduğumuz, uykuya teslim zamanlarda dahi bozulmayan o büyüyü yerle yeksan etmeye gücün yeter mi?
Yetmez.
O duvarları aşıp içeri girdiğimizde bizi karşılayan, sarmalayan, yaralarımızı saran aşinalık yitip gitmesin diye uğraşıp dursam da nafile. Bir zamanlar parmak uçlarında gezindiğim koridorlarında, gizemli odalarında koruduğumuz, uykuya teslim zamanlarda dahi bozulmayan o büyüyü yerle yeksan etmeye gücün yeter mi?
Yetmez.
26 Mayıs 2013 Pazar
Dünya Hazin
Kaç zamandır gün doğuyor, gün kendine doğacak bir yol buluyor nasılsa, bir kararda durmuyor ama.
Birdenbire herşey, güneşin çekilişi bir çapkın bulutun ardına, sürüklenişi adeta saçlarından, zorla.
Sonra köşede bucakta saklı duran gri bulutların yağmurla randevusu gecikmiyor.
Birdenbire herşey, güneşin çekilişi bir çapkın bulutun ardına, sürüklenişi adeta saçlarından, zorla.
Sonra köşede bucakta saklı duran gri bulutların yağmurla randevusu gecikmiyor.
25 Mayıs 2013 Cumartesi
Yazardım Eğer Yazmamış Olsaydın
"Sonra belki çay içeriz.
Şansımız varsa yağmur da yağar.
Damlalara huzur yüklemece oynarız.
Benim damlam seninkini alnından öper.
Güzel şeyler olur belki. Sen gel bence."
24 Mayıs 2013 Cuma
Sus İyisi...
Bazen susmak aynada parlayan ışık,
gerçeğin duvarına çarpıp da kendine dönen kalp...
Önce paramparça dağılmak,
sonra parçalardan bir yokluk inşa etmek usulca.
Usulca...
21 Mayıs 2013 Salı
20 Mayıs 2013 Pazartesi
Seviyorum Seni
O banka oturup ufkun gözlerimde cıvıldaşan serkeşliğine dokunsam...
Bütün bu hengamenin, hasta ve yorgun günlerin sonrasında ne çok muhtacım buna.
Şarkıların mayhoş tadı, sessizliğin kalbi mutmain kılan güzelliği,
kalabalık dağıldıktan sonra insanı saran bu dinginlik...
18 Mayıs 2013 Cumartesi
Kaç Nefes Daha?...
Zaman yitmişti sanki; günlerden ne, o kapının çarpışı rüzgârda neyin alameti, kimin telaşıdır bu anlamsızca gözlerimi seyirten?...
O kadar çok nedamet, o kadar az kalmışlık...
Bir adım sonrası yok belki, bak bu son soluk olabilir nefesimdeki, kalbim son kez atabilir, bohçasında bölük pörçük kelimeler taşıyan ben, son kez gülümseyebilirim halbuki senin baharına...
O kadar çok nedamet, o kadar az kalmışlık...
Bir adım sonrası yok belki, bak bu son soluk olabilir nefesimdeki, kalbim son kez atabilir, bohçasında bölük pörçük kelimeler taşıyan ben, son kez gülümseyebilirim halbuki senin baharına...
16 Mayıs 2013 Perşembe
Firaka Fasıla
Yeniden hayata "vira" demenin hatrına...
Ölümün kıyısında duasını beklediğim o koca yüreğe gelsin mi?...
Gelsin madem...
Bu firaka tek atımlık fasıla ve denizin kalbine sığınan
Kalbim...
15 Nisan 2013 Pazartesi
Desem ki...
Desem ki;
baş dönmeleri arasında, huzursuz tedirgin bir uykuya teslim ettiğimde kendimi birden bir muştu gibi çıkıveriyorsun ya...
Karşıdan geliyorsun hep, ellerinde bulut, ellerinle anlatıyorsun renkleri. Bense avuçlarımda sakladığım o son gazoz kapağıyla merakını ölçüyorum, biliyorum çocukça...
baş dönmeleri arasında, huzursuz tedirgin bir uykuya teslim ettiğimde kendimi birden bir muştu gibi çıkıveriyorsun ya...
Karşıdan geliyorsun hep, ellerinde bulut, ellerinle anlatıyorsun renkleri. Bense avuçlarımda sakladığım o son gazoz kapağıyla merakını ölçüyorum, biliyorum çocukça...
13 Nisan 2013 Cumartesi
Tenhasında Gözlerinin...
En çok ölümle yaşam arasında kaldığında sığar içine bütün mesafeler... Sığar, sığıştırırsın bütün yollar emrine amade olur. Bütün şarkılar, şiirler, yazılmamış hikayeler bile kalabalıklaşır mazide, sen sığarsın içine bir köşede kıvrılır, umarsın.
10 Nisan 2013 Çarşamba
Dokunmayın Hicranıma...
baharda huysuz, mutsuz, umutsuz uyumsuz, nursuz, dikenli, kararsız, bahtsız, hasta bir mendebur olup çıkıveriyorum ya, her defasında ilkmiş gibi depresif kılıyor bu ruhumu. Hayat canlanırmış, tabiat ayağa kalkarmış ne gam... yahu benim gibi bir statükocunun ne işi olur mevsim geçişleri ile. Alışkanlıklarına aşık bir kadınım ben. Bir taş yerinden oynamasın, vay haline taşa dokunan elin.
17 Mart 2013 Pazar
"Bir Tek Hatırana"
"Senin bir tek hatırana..."
Böyle başlıyordu aslında yolculuk, yok böyle bitiyordu belki de.
Bütün merhabaları, dedi içimden bir ses,
sanki yeniden bir kapının önünde titrek bir yürekle kaderini bekler gibi.
Böyle başlıyordu aslında yolculuk, yok böyle bitiyordu belki de.
Bütün merhabaları, dedi içimden bir ses,
sanki yeniden bir kapının önünde titrek bir yürekle kaderini bekler gibi.
16 Mart 2013 Cumartesi
Çöl Bezginim
"Belki bir sevda türküsünde vurulurdum
Gel künyemi al dağlardan"
Yabaniliğim yüreğimden akıyor sabaha.
Elimde değil anlatsam da anlasan da yarım sonunda.
Ah Leyla!'
13 Mart 2013 Çarşamba
Kansın varsın
Şarkılar gibi eskiyor mu zaman?...
İnanmam...
Bir başka şarkının güftesi miydi o?
Hadi rüya olsun, peki...
11 Mart 2013 Pazartesi
Üç Elma
O söylüyor, ben söylüyorum...
Her nağme sonrası derin bir ahh...
Hiç eskimeyecek olana dairdir baharın kalbe inişi, diyorum.
Her baharda "hadi" dedirten o şahane unutkanlık...
8 Mart 2013 Cuma
Var mı kazananı?
"Davetsiz bu hayatın mutlaktır oyunları
Kaybettik yoksa kazandık mı?
Ben sustum cevabını..."
Kaybettik yoksa kazandık mı?
Ben sustum cevabını..."
Havva'nın Adem'e armağanı
"Havva'nın
anlamı Adem'in anlamı demek. Havva Adem'e bir dipnottur ama öyle bir dipnottur
ki gerçek metnin anlaşılması için şarttır. Havva ilkin bir gölge idi. Bu yüzden
bir diyalog kurulamıyor bir eser ortaya çıkmıyordu. Ağaç vardı ama meyva yoktu.
Çiçekle yaprak arasındaki fark henüz bir renk farkından ibaretti. İnsanın
varoluşu henüz tek yanlıydı ve insan enfüs duvarıyla çevriliydi. Ortada afaktan
eser yoktu. Bu yüzden hakikatin hakikat olduğunu kanıtlayacak bir karşıt yoktu.
İnsan ve gölgesi henüz toydu. Sınavdan ve ateşten geçmemişti. Bir mutluluk
vardı ama bu mutluluk henüz tunçlaşmamıştı, tabii sertlik ve dayanıklılığına
kavuşmamış bir mutluluktu. Baki olanın kanatları altında her türlü tehlikeden
korunmuşluk vardı. Adem'in adem, cennetin cennet olabilmesi için atılan ilk
adımdı Havva'nın gelişi. Her şey son ucuna gitmek zorundaydı. Cenneti bulmak
için yitirmek gerekiyordu." Sezai Karakoç
7 Mart 2013 Perşembe
Akşam inerken türküye
"Ağam ben nasıl edim, saz getir fasıl edim
Çok da güzel değilsin, gönüldür nasıl edim"
6 Mart 2013 Çarşamba
Bir dilek...
Başka nasıl anlatılır ki gün,
nasıl geçilir bu amansız yaradan...
son cemrenin kalbe ağırlığı,
ilk aşk sarsıntısı gibi derin...
5 Mart 2013 Salı
Öyle İşte
"Seni anmak her günkü gök armağanımdır benim
Ebedi şadırvansın gün içinde kalbimden"
Kapanıyor gece ya yüzünün öteki yüzüne varmadan daha
ve dizlerinde bir kuş uykusu, titrek...
4 Mart 2013 Pazartesi
Şiirini Topladı Rüzgâr
Nereye gitsen alazından dökülüyor kıvılcım kıvılcım şiir,
sen gittim sanıyorsun yol bir daha siliyor cürmünden izini
Sustuğun kinaye, farfaradır zaptına memur kelimelerin
gelsen de derindir izleri kaderin, gidişinin gölgesi yetim
1 Mart 2013 Cuma
Çeşm-i Siyahım
Sebebi yok, içimden geldi...
"Sen beni bıraktın elin diline"
yetmedi,
"Güldün Mahsuni'nin berbat haline"
28 Şubat 2013 Perşembe
Yola Çıkmalıyım
"Herkesi kendine çeken deniz beni de çağırıyor, yola çıkmalıyım.
Çünkü kalmak, saatler geceyle yanarken, donmak, kristalleşmek ve bir kalıba dökülmek demek...
Buradaki her şeyi memnuniyetle yanıma alırdım, ama nasıl?"
Yola çıkmak... Valize tıkıştırılmış anlamsız kağıt parçacıklarını, zaman içinde kaydı düşülmüş nedensiz yakınmaları, bir parçası eksik kalmış gülümsemeleri, belki mutlulukları hatta artık hayata dair olmayan...
27 Şubat 2013 Çarşamba
Gökyüzünde son kuşun kanat sesleri…
Ben ne güz diyorum ne yaz yağmurlarında eğliyorum kelimelerimi kayıtsız. Ne uzak ne yakınım mevsimlerin birbirine fütursuzca değdiği o yalan sabahlara. Gün yeni fakat kendine her defasında yeniden doğma süsü vermesi koca bir yalan. Oysa sokağımın sesi içimin gümbürtülerini bastırıyor. Taze süt kokusu yatağımın en uzak köşesinden bir anıyı yakalıyor. Daldığım uyku bir uyanıklık sanrısı. Aslında biliyorum her gün olduğu gibi bugün de, nedense hiç şaşmayan bir kararlılıkla “e” si uzatılan o sinir bozucu çağrıyla koşacağım pencereye ve basacağım…
25 Şubat 2013 Pazartesi
Cemre kalbindir, düşer mi?
Bahar gönül indirdi sonunda, cemresi kalbimizden önce havaya düştü.
Bıraksa insan, yüzünü gömmese içine, ne de güzel yakalıyor yakasından mevsimler.
Aynı kalmıyorum ben, bak birbiri üstüne devriliyor günler...
"Şiir bahanesidir aşkın"
Adım adım bir rüyanın daha başlamadan bitişine şahitlik...
Aynı devasızlığa ortak olacak kadar taşımak dostluğu kalpte...
Şiirde iddialaşmak, hayatta tüm iddiaları kaybetmeyi göze alacak kadar hem de...
Acının ve aşkın katışıksızlığı, bir dizeye satılışı dünyanın, yaşamın...
22 Şubat 2013 Cuma
Azad bir guşdum
Beni benden aldı bir türkü.
Yeni bir cemre ile düşer gibi toprağa,
bir tek ok yeter kalbimin yorgunluğuna...
20 Şubat 2013 Çarşamba
18 Şubat 2013 Pazartesi
15 Şubat 2013 Cuma
Gitmek de Delirir
Bir selam eksilir gidersem
bir gülüş eskir yüzünün
mavisinde
bir şarkı nakaratından vurulur
Bir şiir ayazda unutulur, kurur
Gidersem ıslığın neşeyle sarılır
karanlığına kışın
belki dağılırız ortasında düşün
sen bir delilik sonrası kesilirsin
acıya
Saattir bu, geçer
Son hız bir trenin altına
bırakıverirsin belleğini
Gerilir ipleri yokluğun
Kan tutar surların etrafındaki
kuşları
Kan tutar, boğulurlar
13 Şubat 2013 Çarşamba
Kurulmamış cümleler...
Şehrimin surlarında duman duman bir türkü;
ha geldi ha gelecek diyor bahar.
Oysa şehrinin dağlarında kar,
hala beklediği bir ayaz var.
11 Şubat 2013 Pazartesi
Bir Adam ve Bir Kadın
“Güzel
kadınlara kederli şarkılar söyletmeyin
Birbirini
çoğaltıyor üç acı
Kadın,
güzellik ve şarkı…”Ve birdenbire dile
gelişi bir hikayenin...
Böyle bir zamanda Adam
karşıdan gelip gölgesinde yiterdi. Böyle bir zamanda Kadın, kalbinin ağrıyan
yanından sinsice geçen bir türküye sarılır ağlardı.
Mevsimler kimsesizdi, mevsimler
savruk çocuklarıydı tarihin. Öyle geçip durdukça ve rengini bıraktıkça her yeni
saatle kurulmuş hikayelere, daha da anlaşılır kılınırdı aşk.
10 Şubat 2013 Pazar
Med Cezir Ağrısı
Bir flu zaman ve nasıl bir geçmişten ânı devşirmekte kader,
henüz uzak düşünce. Günler geceye karışmış, gözlerim uykuyu sadece anlık
tebessümler dahilinde kabul ediyor tahtına. Ardarda rüyalar, kısa süreli
travmalar eşliğinde yokluyorlar beni. Uyanınca hatırlanmıyorlar ama ete batmış
küçücük bir kıymık gibi unutturmuyorlar da. Adını bildiğim ama konduramadığım
bir huzursuzlukla zaman kendini uzattıkça uzatıyor.
İlk ne zaman?
Doğrusu bu sorunun cevabına öyle mesnetsiz muhtacım ki. Hangi sözcükten sonra, kimbilir ne türlü bir sağanak ertesi, belki de yaz başlangıcı, yahut bir eylül sonrası...
8 Şubat 2013 Cuma
Baba
Rüyalara girip özledim diyormuşsun, özledim...
Elinle perdeleyerek gözyaşlarını, kırmamak için sana gelenleri
susup özledim diyormuşsun, en çok ikisini...
Biricik sevgilini getirdim bugün sana,
geldim, uzun uzun dertleşmeyi ne çok özlemişim susarak,
seninle susmayı her şeyden fazla.
Mahcubum yokluğuna, dardayım anla...
Hepsi Benden...
"sen tutar kendini incecik sevdirirdin,
bir umuttum bir misillemeydin yalnızlığa
şansızım diyemem kendi payıma
hain bir aşk bu kökü dışarda
olur böyle şeyler ara sıra
olur ara sıra"
Hiç bir şeyden değil, hiç bir şeyden...
İflah olmaz romantikliğimden belki, hesapsız gidişlerimden...
bir çağrıydı gelişim, sızısı içimin bundan...
6 Şubat 2013 Çarşamba
Rüzgârın Uğultusu
Şehrin gürültüsünü bastıran bir uğultuyla uyandım,
bahar tahtını puslu ve karanlık bir kış gününe devretmiş yeniden.
Yalan dedikleri sadece dudaktan dökülen değil ki...
yalan ıslığında rüzgârın usulca gelip çalmış kalbimin kapılarını.
Günaydınım olmuş, bir sorgucu edasıyla yıkmış barikatlarımı.
5 Şubat 2013 Salı
4 Şubat 2013 Pazartesi
3 Şubat 2013 Pazar
Bir umut...
Mevsimler dönüyor, güz renginin hayatı yorduğu uzun uzun geceler yarılıyorlar bir bir.
Soluğu kesiliyor sevmelerin kimi gün ama umut pencere pervazlarında daha bir sağlam karşılıyor baharı.
2 Şubat 2013 Cumartesi
Lâl Masal
Kendini sınama artık,
kalbin bir gül gölgesinde kuşkularının yama tutmaz yasını tutuyor şimdi. Nasıl
kırıldı ışığın daha yaz iken ve daha hazan uzak düşlerin el kapısıyken.
Sevgili…
Gözlerinin boşluğunda kelimelerimi harlıyorum. Gözlerin bir şehrin surlarına
dayanmış ceza gibi, şehir düştü düşecek bakışlarındaki yergiye. Gözlerinden yola çıkıyorum, bir viranenin önünde son
buluyor avuçlarımdaki şiir. Masalların lanetli cadıları bir büyünün ucunu
yakıyorlar, ansızın basıyor karanlık, ansızın. Ah etrafta sinsi bir yokluk,
kuyunun dibinden kulağıma kadar gelen bu tekerleme beni yaren kılıyor
yoldaşlığına. Uzaklaştıkça daha keskin, daha uzun bir tiraddır bu. Yani
yokluğun ve yokluğumda kalenin surlarında yankılanan durmaksızın.
27 Ocak 2013 Pazar
Yağmur
Oysa burada usul usul yağmur yağıyor, bilmezsin...
Oysa yağmur siler karda bıraktığın ayak izlerini...
Bu yüzden ruhum en çok yağmuru sever ama karı özler...
26 Ocak 2013 Cumartesi
24 Ocak 2013 Perşembe
Yolun Hatrına...
Yanında yürüyen gölgen ve nefesinde taşıdığın yakîn sıcaklık sana bir şeyler anlatmalı. uzun bir yolun yorgunluğuna dayanacak kadar dirençli değil ayaklarımız. Bu yüzden bizi garip bir şekilde buluşturan ve o handa konaklatan mucizenin buruk tadı yanıltmamalı seni. Dinle sesini geçenin, ne fısıldıyor kulaklarına? Hangi susmak fiili eşiklerden bir bir atlayan uykuların müjdecisiydi?
11 Ocak 2013 Cuma
5 Ocak 2013 Cumartesi
2 Ocak 2013 Çarşamba
1 Ocak 2013 Salı
Dost'a...
Sevgili Dostum;
yeni bir yılın ilk gününde, bütün uykular bölünsün diye...
Bu yıl seninle başlasın, gelen gelsin giden gitsin bu dostluk bâkî kalsın sadece.
Burada ağırlamak seni ne güzel, ne özel...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)