Yok olmuyor işte, sürprizi kalmıyor bir sonraki hecenin...
-Dağınıklığa alıştım ya hani, kim toplayacak iki yakamı da uzun bir tiradın hevesini düşürecek yüreğime? Hiç...
-Bir dergimiz vardı eskiden. Bir düş kurardık geceden; sabahına büyülü bir asa değerdi göz kapaklarımıza, o düşün hikayesine uyanırdık. Dost nidasına asılı kalırdı kelimelerimiz, inmeyi zül sayardı. Aynı göğün altında serseri yıldızlar gibiydik; bir vardık bir yoktuk, bir aşktık bir sözdük, bir meydik, bir... Vardı, yok oldu her şey gibi, dağıldık...
-Üzerime yüreğimden başka muska takmıyorum hala, da sen ey şair ne çok gidiyorsun öyle uzağa uzağa?...
-Yine de olsun istiyorsun yitirdiklerin, olması gereken zamanda. Yokluğuna ağıt yaktığın büyük yalnızlıklarda bile iyi ki olmuş dökülüyor dudaklarından. İyi ki...
-Şiirlerden fal tutsam şimdi, şöyle bir çırpıda aklıma gelen dize, şüphesiz ki:
"Senin bir tek hatırana bütün aşklarımı bağışlayabilirim" olurdu. Olurdu kesin...
-O ormanı yaktım; içinde ben de vardım. Kalbim bunun için çöle benziyor, upuzun ve çorak bir çöle. O yangından sonra değişmedi hiç bir şey, orman yerli yerinde hala...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder