27 Mayıs 2013 Pazartesi

Hep Birlikte

Kalın duvarlarla örülü havsalamız; çarptıkça o duvarlara daha kuvvetli ama daha anlaşılmaz sesler çıkartıyor sol yanımız.
O duvarları aşıp içeri girdiğimizde bizi karşılayan, sarmalayan, yaralarımızı saran aşinalık yitip gitmesin diye uğraşıp dursam da nafile. Bir zamanlar parmak uçlarında gezindiğim koridorlarında, gizemli odalarında koruduğumuz, uykuya teslim zamanlarda dahi bozulmayan o büyüyü yerle yeksan etmeye gücün yeter mi?
Yetmez.


Bütün eşitliklerin birer birer yazıldığı defterin sayfaları kayıp şimdi, evet. bazıları öfkeye kalbetmiş hikayelerin. Olsun...
Ne zaman bir şaibeli gülüş olsa güne selam duran, ne zaman kalbime bir külçe gibi oturan o nazireyi aynada görsem, ne zaman kelimeleriyle hoyrat ve şuh bir kahkaha çizse göğüme karanlık, ben yeniden soluyorum, sen yeniden yabancı oluyorsun, kayboluyorsun.

Al bütün iç seslerimi, ver geri bilinmezliği. Çünkü bilmeden önce daha serindi rüzgâr, daha çok gülümsüyordum ben güneşe, şiirim öksüzdü tamam ama daha yakındım sevilmeye. hadi biraz daha giyindir gururdan heykellerini. Bilmediğindendir; yaşamaktan öte bir şey adını aynada görmek, uzun uzun beklemek çıkagelmeni, hatırlamak sonra unutmak için yollara dökülüşünü gece vakti.

Hep birlikte yağın kelimelerime, hazır güller soluk birer hatıraya dönüşmüşken, yağın şimdi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder