baharda huysuz, mutsuz, umutsuz uyumsuz, nursuz, dikenli, kararsız, bahtsız, hasta bir mendebur olup çıkıveriyorum ya, her defasında ilkmiş gibi depresif kılıyor bu ruhumu. Hayat canlanırmış, tabiat ayağa kalkarmış ne gam... yahu benim gibi bir statükocunun ne işi olur mevsim geçişleri ile. Alışkanlıklarına aşık bir kadınım ben. Bir taş yerinden oynamasın, vay haline taşa dokunan elin.
"Annee! ne olur şu lahmacun sözünü yerine getir artık!" diye dırlanan ve sızlanan kızıma kıyamıyorum-ah ki o benim ilk savunmasızlığım, Sonuncusu mu? Canı sağolsun!- ve sokağa dar atıyorum kendimi. Yarabbi bu nasıl bir yağmur, yahu geri dönecek oluyorum, melül gözlerine meftun olduğum durduruyor beni. Bu yağmurda ne lahmacunu be kızım? Söylenme güzelim, tabana kuvvet!
Nisan yağmurlarının en alımlısı altında ıslandığıma mı yanayım, her zaman tadından yenmeyen lahmacunun ikinci faslını da beğenmeyip geri çevirişime mi? Bizim zıpırın karşımda iştahla bir şeye benzetemediğim lahmacunu götürüşüne mi? Ya sabır!...
Şifaymış; al sana şifa... Eve dar attım kendimi, çayı zar zor koydum ateşe-Mahmood Tea de olmasa, tek mutluluk hormonu sebebimdir kendileri bu ara- sonrası hadi yeniden gelsin nezle grip. Bir de küfürbaz olmuşum ki bu aralar ki, sorma. E sorma yahu" nöbetlerdeyim" nisan nisan...
İşte bu da şarkımız:
YanıtlaSilhttp://www.youtube.com/watch?v=vMpJRRrHS9U