"Senin bir tek hatırana..."
Böyle başlıyordu aslında yolculuk, yok böyle bitiyordu belki de.
Bütün merhabaları, dedi içimden bir ses,
sanki yeniden bir kapının önünde titrek bir yürekle kaderini bekler gibi.
Ayak izlerinden gizli geçitlere varışımı, bağışlayan şefkatin kollarında kana kana susuşumu,
gidiyorum türküleri eşliğinde hep yanılışımı, yanılışımı...
Tamam "bir tek hatırana" adını duvarlara yeniden yazabilirim.
Tamam bir selamın göklerimin muştusudur, yağabilirim.
Ya da bırak çöl denizinde savruluşumu, umursayabilirim.
Yok mudur son bir merhametin iç denizinde kalbinin?
Yok mudur sahi?
Yoksa yine mi "kar"?...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder