6 Aralık 2014 Cumartesi

Bir Masala Sus Olmak


Bu karanlık; geceden mi, yoksa senden mi?
Bu hiçlik sonrana ayan eder mi benden geleni?....

Gece bitti, gün toparladı bütün rüyaların ederini, siste kaybolan bir kuşun yüreği sızladı zamanın hızına ve sanırım her biten gibi yarım ve düşsüzdü hikaye.

Yine de dağılmayan bir şey var; serseriliğim benim ve hiç kimseye benzemediğine inandığın berberiliğim, kâh sığınışım çadırına kâh göçerliğim...

Kimliğine kazınmış hayali bir şair dizelerini tokmak tokmak karlara vuruyor, duyuyorum. her halinde bir şahanelik, her ayak izinde biraz daha geçmiş... Kimsin demeye kalmıyor yeniden kar yağıyor ve örtüyor geçeni. 

Yeniden keşfetmekten yorulmadı mı hayat seni? Gülümsemen eski, bakışların uzak, dostluğun eğrelti... Böylece saatler geçiyor, günler, mevsimler geçiyor, sen geçmiyorsun. 

Bu kör sığınışın dizeleri eksik biliyor musun? Şair bilir oysa ve seslenir kalbinin kuytularına:

"Sen hiç satrançta yenilmez misin
 Atına binip hep gider misin?"

Sahi sen hiç gözyaşından kaleler kuran o küçük kızın masalına söz taşıdın mı? Bir masala sus olmak yerine o gözde yaş olmayı ecel saydın mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder