Akşam, fazladan bir ağırlık buluyor kendine, öyle çöküyor.
Bir nazar kıl ve düş yakasından hiç bir yere ait olmayan sözcüklerin, ne dersin?
Bak sen gözlerini devirdikçe geceye ve şiire, yavan kaçıyor bütün cümlelerin. Bu tertemiz sayfa hadi, bu yepyeni gömlek, bu işte bu, hiç gidilmemiş yol...
Hadi giyin üstüne masumluğu ve en taze kelimeler seç dağarcığımdan kendine, söz kullanılmayacak bir daha hiç biri... Ve yürü yeniden onarmak için kalbini.
Bilmelisin; sen inkârını büyüttükçe kalbin bu akşam gibi ağırlaşacak, çökecek üstüne bütün yok saydığın kelimeler, birer birer...
Ve yeniden yazılana dek gelmeyecek gece, bitmeyecek bu med-cezir, düzelmeyecek hiç bir şey...
Çünkü... Çünkü bilirim bilirsin; boşluğundan bîhaber olduğun çıkagelirse bir gün farkedersin ki yokluğu hiç olmadığı zamana bir türlü denk düşmez. Bu hesap hep koca bir boşluktan yüz bulup acıya kalbeder, şaşarsın.
Ve yeniden yazılana dek gelmeyecek gece,
YanıtlaSilbitmeyecek bu med-cezir, bu dönüp duran yanılgı,
düzelmeyecek hiçbir şey; dünya kendi yüzünü silip
aralayacaksa bir perdeyi, yalnız acı var orada, bilirim.
Çünkü... çünkü bilirim bilirsin;
boşluğundan bihaber olduğun çıkagelirse bir gün,
bir çarpıntı bırakır geçer;
içine işleyen, dokusunu dağıtan bir yokluk.
O an fark edersin ki, varlığı dahi dokunmaz yüreğine
yokluğu hiç olmadığı bir zamana denk düşmez.
Ve o zaman, işte o zaman,
bu hesap koca bir boşluk olur kucakladığın;
içinde yüz bulur, acıya kalbeder, şaşarsın.
Bu hayat, diyorum, bu hayat,
başımızın üzerinde dolanan karanlık
birden yıldızlarla parlar sanırsın,
ama bil ki, yeniden yazılana dek
bitmeyecek bu med-cezir;
ve biz, yoksulluğun en içten haline mecbur,
kendi gölgemizden doğar, kendi boşluğumuza düşeriz.
Bu işi biliyorsunuz bence. Mensur şiir cisim kazanıyor böylece. Teşekkür ederim dikkatiniz ve uğraşınız için. İnsan böyle müsavi bir kaleme rastladıkça mutlu oluyor. Sohbetlerimiz bile başlı başına ayrı bir değer taşıyor.
SilMüsavât konusunda fazlaca cömert davanmışsınız. Biz kim, şiir kim?
SilBu konuda cömert olmadığımı biliyorum, sadece şiir değil kastım üstelik. Yankısı doğru notalara vuruyorsa yazmak bir değer kazanıyor.
SilSöz, boşluğa doğru dökülüyorsa eğer, bir yankı gibi, doğru notaya değmiş olmalıdır. Ses, anlamı kucaklayıp bir gölge gibi yayılmalı geceye, karanlığı delen derin bir inatla. Kelime, cömertlik kaldırmaz. Ona ancak keskinlik yaraşır, çünkü kelimenin gücü, anlamının bir yere oturmasında değil, doğru bir şekilde yankı uyandırmasındadır. O zaman bir gölge gibi kâğıda düşer, tüm kırılganlığıyla birlikte mürekkep olur. Belki de bu, bir ritim arayışıdır. Kalbin dar sokaklarında yankılanan, unutulmuş bir davetin sessiz çağrısıdır.
SilSes kaybolmaz, doğru yeri bulduğunda, bazen susarak bile yükselir insan. Kelimeler ve dizeler birbirine çarptığında, susmanın bile bir ağırlığı olur, bir iz bırakır. Bu ne bir çığlık, ne de bir içe kapanmadır; bu, insanın sessizliğinde bile bir anlam bulduğu, sesin yankısının her şeyin ötesinde olduğu bir yolculuktur. Ses doğru yankıyı bulduğunda, anlam, her satırın içinde parlayan bir öz halini alır. Yazı ve kelimeler arasındaki bu dans, her zaman bir kavgayı taşır içinde.
Biz kelimelere bir hiza biçmedik. Ne eğilmesini buyurduk ne de yontulmasını. Bir kelime, anlamını bulduğunda, işte o an, kelimenin özü kendini gösterir. Her satırın içinde bir notanın saklı olduğu gibi, bir sessiz haykırış da vardır. Ve doğru kelimeler birleştiğinde, bu sessizlik bile bir yankı bulur.
" kelimenin gücü, anlamının bir yere oturmasında değil, doğru bir şekilde yankı uyandırmasındadır." Yazmak söz konusu olduğunda ve kelâm kendine akacak bir damar bulduğunda, bir soru kurcalayıp durur aklımı: Ne için yazıyorsun? Bir yankısı olmayacaksa bu çaba niye? Kendimce cevaplarım var, zaman içerisinde yenilerinin eklendiği. İlk heceden başlayıp o son noktaya kadar, bunun bir mecburiyet olduğu hissi ve yazmasaydım nefesimin kesileceğine dair bir kaygı. Son noktadan sonra yeni bir soru: Bir yankısı var mı yazdıklarının ve doğru notalarla karşılık bulacak mıdır? Bulmazsa ne olur peki?
SilSen varsan bir başkası da vardır, derim kızıma insan malzemesi hususunda her yeise düştüğünde. Neticede umut kalpte tomurcuklanmazsa kalp kurur ve unutur tüm insanca duyguları.
Bazen yazmak da susmaya dairdir, evet. Kelimelerin sadakatine hayranlığım bundandır. Okur o sessizlikteki haykırışı yakaladığında bir cümbüşün ortağı olur. Sadece yankısında kurulan ortaklığın yazıya can verişindeki cümbüş, renkahenk...