"Cehalet kendi piçlerinden yorgun düşene kadar kendini tekrarlasın. körler sağırları ağırlasın. Dünya kendi acı meyvesiyle boğulana kadar ölüler mezarlarında yatsın. Benim krallığım bu dünyada değil. Krallığım, içinizden iki üç kişiyle sevgide, hayat sevgisine duyulan hayrette, neşede ve hatıramda buluşacağım yerde."
Böyle buyuruyor Cibran İsa'nın ağzından, Yahuda'nın savaşmak ve dünyanın krallığını ele geçirmek histerisine karşı. O'nu korkaklıkla suçlayacaklara peşinen sizinle aynı yolda yürümem restini çekerek, bir başka yol haritasına işaret ediyor, kınamalarımıza ve en iyimser tahminle yanıldığına hükmetmemize aldırmadan.
Bilemem...
Bir öngörü olsaydı bu, kuşkusuz o zamandan bugüne ışık tutacağı aşikâr. Şimdi aklımızı yitirmemek ve aynı sudan içmemeye direnmek için yanıp tutuşmamızdan değil midir elimizi eteğimizi çekme isteği. Başka türlüsüne ne kalbimiz ne aklımız yetiyor. Göçemiyoruz bu diyardan ama kervana katılmaya da yüreğimiz elvermiyor. Kalakalmışız ârâfta, başımızı eğip rüzgârın geçmesini bekliyoruz. "Göklerin Krallığı" dünyanın acı meyvesini ağzımıza sürmemek için tutunduğumuz dal, sıkı sıkı sarılıyoruz ona kuşkuya mahâl vermeden.
Yahudalar hep vardı, son güne kadar da hırsın getirdiği ihanetle hep de olacaklar aramızda. Birkaç inanmış adam İsa'nın etrafında, biz sabırda...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder