15 Kasım 2024 Cuma

Kuyunun Dibi Görünmüyor

 Göz ucumun kapkaç marifetiyle gündeme kaydığı zamanlarda hızla "deja vu" halimi silkeleyip kaçarak uzaklaşmak istiyorum zihnimden. Birileri 'Narin' diyor, midemde kramp kramp birikiyor kelimeler. Kuramıyorum artık öyle kederli cümleler, ne desem de kirlenmesin gölgeler. İnsanlığın...

Hadi ordan diyorum silkelenip, hadi ordan. Yaşayadurmak ağırlığınadır kuracağın cümleler, gidene hayıflanma yalanının ardına sığınman bundan. Sahtekâr olmaktan kopsun ödün, tövbekâr dolu nasılsa mekân. Yeni nesil "duyar kasmak" diyor bu hal-i pürmelâle, fosillerin aksine seviyorum kimi zaman bu nesli. Kalabalık ağzımıza tıkayıveriyorlar ağdalı cümlelerimizi, slogansa slogan, kestirmeyse zaten mazeretleri burdan fizana. Uzattıkça kirlettiğimiz hayata kattıkları emin ol bundan daha fazla.

Bir aile toplantısının ve gündeminin enkaza çevirdiği ruhum-evet anne vekâleti hâlâ bende- örselendiği yerden hızla kalkmaya muktedir, neyse ki. Kızım 'nihayet' diyor, 'çok şükür'ü eklemeyi de es geçmiyor elbette. Lafı gediğine oturtmakta zaten mahir de, ah bu fırsatları gole çevirme şevki de olmasa. Avcı avını kitabın ortasından yakalıyor günün muhasebesi kahvelerini yudumlarken biz. Daha az önce kurduğum cümlenin ardından fileler havalanıyor. "Canım istemiyorsa hayır diyebiliyorum artık ve içim içimi yemiyor bunu yaparken." E bi zahmet deyip zafer gülümsemesini bırakıyor gözlerimin içine, pişkin. Haklı da hani, yalnız rolleri değişmek bir parça sinir bozmuyor da değil, neyse.

Bu kahve tuzağına her gece düştüğüm için gece uzuyor. Gündem konuşmak bizim evde yasak, siyaset zinhar. Dinginlik geceye kâr, ipek yolum sakin saatler gece yarısını bulduğunda, kızım mutlu aynı zaman diliminde yaşadığımız için, kedimizin oyun arkadaşlarının ikisi de emrine amade, malum amerikan saatine göre yaşıyor bizimki. 

Uzmanlar ne diyorsa tersini yapmak için çırpınıp duruyor anarşist ruhum. Duman zehir diyorlar, ben aşığım diyorum. Şu saatten sonra aman ha ağzınıza tek lokma almayın diyorlar ya, hatırladıkça tandır ekmeğimi yoğurduma banıveriyorum. Ah bir de stresten uzak durun düsturu yok mu? O ne aymazlık, o ne had bilmezlik, o ne pespaye bir salık verme fetişi. E peki madem, stresten uzak duruyorum ve uzmanları sessize alıyorum. 

Bir fıkranın içinde yaşamak gibi bu hayat, düşündürmeyen ama güldürmeyen de  cinsten. Apartman grubunda herkese laf yetiştirmeye ve tek bir cümle yetiyorken ve hatta yarım, uzun uzun paragraflar dizmeye ayarlı komşum aklıma geliyor gecenin bu vakti, fıkra burda bitiyor. Bir zamanlar ev sahibimin kurduğu o muhteşem cümle: Kurban olduğum Rabbim, delileri her apartmana eşit dağıtmış. Güldüren ama aynı zamanda düşündüren tek fıkra bu bence.

Bu kadar yeter diyen Uzay'ın sesi tehditkâr üsluba dönüşmeden- ki laptopumu tavaf hızından anlıyorum bunu- sayıklamalarıma bir son vermem lazım. Saklambaç vakti, sonra kovalamaca oynarız belki.

E hadi!...



2 yorum:

  1. Enini sonunu, neler olup bittiğini anlamayan okur için bir kaç defa tekrarlanıp okunması gerek. Olay yeri inceleme ekibi de hazır beklemeli anlatılan hikâyeyi çözümlemek için.. Yeni nesil için yapılan benzetmeye gelince, üstüne çokça yazılar yazılır. Ancak bu tasvir bana henüz şehirleşmemiş, at üstünde, göçebe halde bitmez tükenmez akınlar yapan ve sürekli faal ve hareketli olduğu için şehrin tembel ruhlularının iştigal ettiği edipliğe, kinaye uzmanlığına ve haliyle siyasete tepeden bakan bir karakter görüntüsü oluşturdu zihnimde. Yıkımların fazlaca şehirleşmeden / şehirlileşmeden kaynaklandığını düşündükçe, belki de bu bir kuruluş, bir yapım dönemidir deyü pozitif mi düşünmeli, bilemedim. Lafı eveleyip gevelemeden düşmanın doğrudan bağrına saplayabilme yetisi.. Üstüne düşünülesi..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kuyunun dibi görünmüyor dedim peşinen, sayıklamalarımın tefsire muhtaç olması gayet makûl bir yorumdur efendim. Gün muhasebesi yaparken böyle oluyorum ben, zihnim zamandan hızlı koşuyor, bocalıyor kelimeler yazık.
      Evet yeni nesil denen klik üzerine uzun uzun tezler yazmaya ihtiyaç var. Ben cımbızlayıp koyuyorum sofrasına hayatın, taştan hallice. 'Şehrin tembel ruhluları' sonrası kurulacak pozitif cümleler tam oturmamış sanki. Oturan bilgeleri sevmiyor bu nesil, miskin demekten imtina ederek. Doğrusu ben de merak ediyorum araştırmaların sonucunu, görür müyüz bilmem ama kabarık bir dosya olacağı kesin. Kendilerini bir harf ile-Z kuşağı, X kuşağı gibi gibi- tarif eden sisteme isyanları var, 'güruh' olarak tanımlanmaktan da son derece rahatsızlar. Sevimsiz ve sivri taraflarına tahammül zaman zaman çok güç olabiliyor . Öte yandan içliler de şaşırtıcı bir biçimde ve duyargalarının duvarlarına çarptığınızda şaşırıyorsunuz. Velhasıl yaşayıp göreceğiz temaşâyı.

      Sil