Film okumaları kapsamında gençlere izlettiğim kısa film. ‘10 dakikacık dünyanın her yeri Bosna olsaydı ne yapardı dünya?’ sorusuna karşılık salonda derin bir sessizlik olmuştu. Bu sorunun veya bilemiyorum filmin çarpıcı etkisiyle tâlebin belki, kıt zihin dünyamızda karşılığı belliydi. Gürültülü şaşaalı afetler, savaşlar v.s. Biliyorduk da her defasında unutuyorduk, Rabb’in bir üçüncü plânı her zaman hazırdaydı.
30 Nisan 2020 Perşembe
Rabb’in Kısâs’ı
Film okumaları kapsamında gençlere izlettiğim kısa film. ‘10 dakikacık dünyanın her yeri Bosna olsaydı ne yapardı dünya?’ sorusuna karşılık salonda derin bir sessizlik olmuştu. Bu sorunun veya bilemiyorum filmin çarpıcı etkisiyle tâlebin belki, kıt zihin dünyamızda karşılığı belliydi. Gürültülü şaşaalı afetler, savaşlar v.s. Biliyorduk da her defasında unutuyorduk, Rabb’in bir üçüncü plânı her zaman hazırdaydı.
29 Nisan 2020 Çarşamba
Değişik Değişik
İnsan prototipleri..
Kimisi aşırı duygusaldır, devirir tüm çamları hararetli bir tartışmada. Genellikle merhamet uyandırır insanda. Nerede bir kanat görse sığınmaya meyillidir. Komün hayatın hazan sevicisidir o, bazen hiç çekilesi değildir.
Kimisi aşırı duygusaldır, devirir tüm çamları hararetli bir tartışmada. Genellikle merhamet uyandırır insanda. Nerede bir kanat görse sığınmaya meyillidir. Komün hayatın hazan sevicisidir o, bazen hiç çekilesi değildir.
28 Nisan 2020 Salı
Çağrı
Çağırıyorlar... Neye?...
Sanki bir feryâd, yüklüce bir uyarı var seslerinde.
‘Duy beni’ diyor, ‘kulaklarının pası silinsin.’
‘Tazele içini’
Dünya uyanmaktan usanmadı, sen dünyadan.
Bir kere de âhenk içindeki yerini zamanında al.
Zaman seni yutmadan önce...
27 Nisan 2020 Pazartesi
Hâl ile...
İtiraf ediyorum, iç cebimde gizli bir hesap taşıyorum bazen. Sağ gösterip sol vurmak gereği doğduğunda kullanması pratik olsun diye. Yok öyle kamu zararlısı bir hesap değil bu, zaten çok da kamuya ait bir tip olduğum söylenemez. Kamu demişken, hâlâ seviyorum bu evde kal hikâyesini, dipnot olarak.
26 Nisan 2020 Pazar
Efendim
Nasıl bir üslûb, ne şahâne bir yakarış!
Yahu insanın deva bulunmasın bu derde diyesi geliyor.
Bazen soruyorum; başka bir iklimde doğsaydım, nasıl bilecektim ruhumun şifası mûsikîdir? Onu nerede arayıp nerede bulacaktım?
İyi ki...
Yahu insanın deva bulunmasın bu derde diyesi geliyor.
Bazen soruyorum; başka bir iklimde doğsaydım, nasıl bilecektim ruhumun şifası mûsikîdir? Onu nerede arayıp nerede bulacaktım?
İyi ki...
Kılavuz
Nezâket: Farsça ‘nazik’ten türemiş bir kelime, incelik, naziklik
Âdâb-ı muâşeret: Nezâket kuralları
Bu aralar aklımı kurcalayan şey üzerine düşünürken yolun bir yerinde bu kavramlara rücû etmem gerekti. Bir arzuydu bu; bildiğim her şeyi unutmak ve yeniden öğrenmek arzusu. Yutarcasına okuduğum kitapları ve beynimin kıvrımlarına gelişigüzel serpiştirilmiş her bilgiyi silip, sıfırdan başlamak. Hayır kendime yeni absürtlükler arıyor değilim. Belki biraz fazla sesli düşünüyor olabilirim ama bu düşünceler mesnetsiz değil.
25 Nisan 2020 Cumartesi
Yeniden Bahar
Bir çift kanat edin kendine, bir avuç deniz...
Bir parça huzur, hayatın dergâhından apartılmış ve nihayet zamana tütsülenmiş güzellikler göreceksin kıyıya vuran dalgalar eşliğinde. Heybendeki fazlalıkları bırak usulca suyun bağrına, kanatlarında tüy hafifliği...
Yeniden yollara düşmeden önce sadece güzel yürekleri kat heybene, gerisi zaten hikâye, hikâye...
Alıntılar
“Bizi anlayanlar içimizdeki bir şeyleri boyunduruk altına alır,” dediğimde, beni hiç kimsenin anlamasını isteyip istemediğimi soruyorsan. Hayır! Hayır! Eğer anlaması ruhumun köleleşmesine neden olacaksa beni kimsenin anlamasını istemem. “Dış” davranışlarımızda yaşamında bir kez yaptığı şeylerle benzerlik bulan pek çok kişi bizi anladığını zanneder. Bu, sırlarımızı-kendimizin bile bilmediğimiz sırlarımızı- anladıklarını iddia etmeleri için yeterli değildir, ama bizi numaralayıp, fişleyip, bir kimyagerin ilaçları ve tozları şişelere koyması gibi, düşüncelerindeki ve akıllarındaki bölümlerden birine yerleştirmeleri gerekir. Halil Cibran/ May’e Mektuplar
-Efendim hayatı beşer hayır ve şer kuvvetlerinin savaşından başka bir şey değil. Bir bakarsın şer kuvvetleri zinciri koparıp ortaya dökülmüş...Her yanı kasıp kavuruyor. Hayır kuvvetleri korkup sinmiş, deliğine çekilmişe benziyor. Ama efendim gazâ meydanı şerre bırakılmaz. Hayat cehennem olur. Yaşamanın tadı tuzu kalmaz. Hayır kuvvetleri toplanıp cihada girişmeli...Şerri yoketmeli. Mitat Enç/ Uzun Çarşının Uluları
23 Nisan 2020 Perşembe
Yeniden...
Bu defa olmayacak, kabuğumuza çekileceğiz. Belki içimize döneceğiz; çoktandır sükûnete muhtaç ruhumuzu onarmaya, kalplerimizdeki pası silmeye, sigaya çekmeye kendimizi. Unuttuysak hatırlayacağız, tek tek her ayrıntısını var olmanın. Geçmişi yoklayacak kimimiz belki, tökezlediği zamanları çağıracak yeniden ve temize çekmek için fırsatı ganimet bilecek. Şükredeceğiz; ‘esirgeyen ve bağışlayan’ bir Rabb’in kulları olduğumuza. Sonra? Carpe diem nur, sonraları düşünmekten kaçıracaksın treni...
17 Nisan 2020 Cuma
Değişen Dünya, Dönüşen İnsan
İçinden geçtiğimiz zamanın enteresan izdüşümleri üzerine birkaç not:
- Evde kal’mayı severdim ve itiraf edeyim son zamanlarda şu insanlar biraz evlerine çekilse, yerli yersiz sokaklarda kalabalık yapmasa, diye sık sık içimden geçirdiğim de olmuştur. Sosyalleşme putunu sepet gibi kolumuza takıp o cafe senin, bu etkinlik benim gez dolaş usanmıyorduk. Corona geldi dünya derin bir nefes aldı. Yahu ne kadar daraltmışız ki dünya ve içinde yaşayan vesair canlıları, fok balıkları bile kıyılarda volta atar oldu keyiflerince. Harbiden bozguncusuymuşuz dünyanın, iyi oldu bu iyi. Sevdim ben bu karantina hikâyesini, sizi bilemem.
- Evde kal’mayı severdim ve itiraf edeyim son zamanlarda şu insanlar biraz evlerine çekilse, yerli yersiz sokaklarda kalabalık yapmasa, diye sık sık içimden geçirdiğim de olmuştur. Sosyalleşme putunu sepet gibi kolumuza takıp o cafe senin, bu etkinlik benim gez dolaş usanmıyorduk. Corona geldi dünya derin bir nefes aldı. Yahu ne kadar daraltmışız ki dünya ve içinde yaşayan vesair canlıları, fok balıkları bile kıyılarda volta atar oldu keyiflerince. Harbiden bozguncusuymuşuz dünyanın, iyi oldu bu iyi. Sevdim ben bu karantina hikâyesini, sizi bilemem.
10 Nisan 2020 Cuma
7 Nisan 2020 Salı
6 Nisan 2020 Pazartesi
4 Nisan 2020 Cumartesi
Şehriyâr
Üstünde kara bulutlar dolaşıyor biliyorum. O kadar yorduk ki seni, işitmeyen kulaklarımız silüetine vurduğumuz çekiç darbelerine duyarsız kaldı. Kimimiz hayıflandı gözlerindeki nûrun sönüşüne ama ne dilimiz ne elimiz yetti bu gidişe. Şehirler öç alır mı, kin tutar mı hoyratlığa öykünen sâkinlerinlerinden? Sen saf aşk’tın ve ihanet omuzlarını çökerten yük...
3 Nisan 2020 Cuma
Galeano, Dostum ve Çocukluğum...
Gece dostum bana Galeano'nun kitabından notlar okurken fark ettim. Aslında bilgisine her daim vâkıf olduğumuz fakat bir türlü dile dökemediğimiz "yaşanmışlık" algısı... Galeano'yu başka bir yere oturtmamdaki gizli saik de netlik kazandı böylece. Böyle değil midir aslında? Hayatın kodlarını çözmeye aday her kalem bir çentik atar var oluş öykünüze, âmenna. Bir de sizi içerden okuyanlar vardır, aynasını en derininize tutan, kabına koyamadıklarınızı derleyip toplayan, bir şekil kazandıran hikâyenize. Bir kaç paragraf ve sonrasında "neden"ler üzerinden başlayan bir muhasebe.
1 Nisan 2020 Çarşamba
Tuhaf Zamanlar
O kadar unutmuşuz ki durmayı, yürümeyi öğrenen çocuk gibi yeniden hatırlıyoruz var olmayı. Nefes almayı telâşsız, duvarlarımızın rengini, sevdiklerimizin gözlerine bakmayı ama gerçekten görebilmeyi, saatin sarkacına hayıflanmamayı meselâ.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)