8 Eylül 2014 Pazartesi

Ben Şiir Olmaya Gidiyorum


Son  Eylül de demir alırken usulca yazın esrikliğinden, umuda kalbetsin diye bardağımdan taşan o son damlayı iliştiriyorum bir mektubun kenarına. Yeniden demiyorum, eski bir heves icabı kalkan elim aşinalık katıyor bir şarkıya. Kelimelerim pas mı tutmuş? İncinmiş mi kitaplarım ki sayfalarından silinmiş parmak izlerim? Bak hikayelerimin de gözüne perde çekilmiş sanki, bir türlü maksadını aşıp sadede gelmiyor hiç biri.


Ben şiir olmaya gidiyorum, diyor Leyla, sahiden de gidiyor. Sokakta futbol topuna son darbeyi vuruyor en haylazı, sonrası malum, kargaşa… “Kaynamış mısır” satan amcanın damarına basmaya and içmişim ya, başlıyor yine aramızda tatlı bir kavga:
” Karbonatlı bunlar amca”
“Yok kızım ne karbonatı valla billa”
“Yahu yemin etme ben evde pişiriyorum hiç böyle yumuşamıyor?”
“Allah Allah! Bela mısın, dükkanın önünü kapatma!”
Dükkan dediği at arabasından bozma ucube bir şey. Nemrutluğumun yakasını toplayıp çekiliyorum ya dükkânın önünden inadım inat, karbonatlı bu mısırlar…

Oysa  söyleyebileceklerim neydi ki sana?
Mektubuma başlarken değdi cama ilk yağmur, bu güzdendir dedi içimin eğrisi, yüzünü bir bilge çınarın gölgesinde yitirmek utancı ve unutmak tel tel saçındaki her ayrıntıyı hayır mıdır ki?...

Mektubuma başlarken, diyorum,  özlemişsindir diye ekliyorum sonra: “Hiçbir mektup beni ikna etmiyor hayata” Hiçbir mevsim yenilmiyor eskisi gibi zamana, hiçbir ağacın kahrı gözlerimden geçmiyor, sen bakmıyorsun, gül rengini vermiyor. Daha bir dolu şeyin bahtından masallar süzülmüyor.

Ah bu derin çocukluk;  nasılsa tazeliyor içindeki bu şevki, dile geliyor nasılsa…

1 yorum:

  1. Eylül 'evhamlı tevekkül'leri de katıp getiriyor cebinde.Sonrası o cama değen ilk yağmur tanesi kadar sade,ani,şairane..Bundandır belki,'' şiir olmaya gidiyorum '' yangınına meftunluğumuz..

    YanıtlaSil