Uzun, anlamsız, gelişigüzel bir tartışma... Elimdeki zap aleti huzursuz, ben iki kat huzursuz. Artık sohbet konularımızı kendimizin seçemediği savruk dost muhabbetleri, elbette nakıs elbette kör topal...
Dışına çıkmak istedikçe bir yenisi, sonra bir öteki, böyle sürüp gidiyor ve çalınıyor bizden zaman, farkına varmadan.
Maalouf daha bir yabancılıkla sarıp sarmalıyor beni, üşüyen ruhumu zapt edemiyorum bir türlü. Araf hali bile değil artık, biliyorum. Göç geri dönülemez bir yabancılayış, hem oraya hem buraya değil, hiç bir yere ait olamama hali. Keder tek başına tanımlayabilir mi ya da kaygı bir terke yataklık yapabilir mi öyle olur olmaz?