5 Mayıs 2015 Salı

Yormayın

-Kızıyorlar bana, her seçim öncesi ne camiye yaranabiliyorum çünkü ne de kiliseye. Preslenmekten bıktığım zamanlarda bir nara her şeyi çözüyor evet, sütliman meclis... "Muhalif" olanlar seviyormuş beni, sevsinler. "Taraf" olanlar bununla itham ediyorlar beni, etsinler. Onlar da seviyorlarmış beni, yok bir sakıncası. Dinlerken "araf"tayım, düşünürken "karar"da... "Eteğindeki tüm taşları dökme" derdi sevgili ve eklerdi: "oysa umutsuz bir vak'asın sen gülüm, bir çocuk bile kandırabilir seni." O gün bugündür bir çocuk tarafından kandırılmak şiarım oldu benim. Eteğimdeki taşlara gelince; ah becerebilsem keşke... Vakitli vakitsiz seviyorum ben, sevdiklerimi... Yormayın şuncağızı, ah yormayın...



Bir kadın şair olunca neden sırnaşık bir güz taşır gölgesinde? Güzdür hep gözleri, şiirin doğusundaysa hele de, hikayelerin ücrasında...

"Bak tam karşımızda gecenin mumu
damla damla nasıl eriyor
nasıl doluyor ağzına kadar uyku şarabıyla
gözlerimin simsiyah kadehi
senin ninnilerini dinlerken
ve bak nasıl
şiirlerimin beşiğine
sen doğuyorsun, güneş doğuyor."

-Kalp tedirgin, ruh daralda, karanlık bulutlardan vahlar dökülüyor bereketten yoksun...
Sonra "herşeye rağmen" diyor bir "ses" ve çoğulluğumuz aklımıza geliyor, kâni oluyoruz yeniden...
Hâlâ "biz yerliler kazanacağız" diyorum evet hâlâ... İnadım damarlarımda akan kandan değil, bütün hesapların üstünde "bir hesabın" varlığına inandığımdan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder