25 Mayıs 2015 Pazartesi

Hayat dediğin...

-Kapattım dış dünyaya kapılarımı pencerelerimi sımsıkı... Artık ne seçim ne hengame, sadece bir türküye kaptırdım kendimi... Ah nasıl da özledim surlarını arşınlamayı baştan başa, Mesudiye Medresinin ruha sükûnet veren dinginliğini, Ulu Camii'de kılınan namazı...


-Bir kader üzre her şey... Bir bulutun yağmurdan evvel gözlerin nemini silişi, kırılan aynanın ömre biçtiği keder, dudağın kenarında kendini unutturmuş gülümseme nasılsa... Her şeyin ama her şeyin üstüne, şiirin kalbinde son buluşu hikayelerin... Hayat dediğin... İşte ben bu kadere müptelayım, bundandır gelişine de yokluğuna da rızalığım...

-"Benim ülkemin geçmişi de acıyor mesela.
Bilirdim oysa ilk badem ağaçları çiçek açar baharda.
Bilirdim çiçek satan çingene kızlarını
Onlar bütün şimdileri, bütün zamanlara
Bir gül parasına satardı. Oğlan kıza bir gül alsa
Bilirdim odur en kırmızı zaman.
Adına aşk diyorlardı
Kalbimin doğusunda bir yalan dünya vardı."

-Bülbül'ün dil belası, Gül'ün şifası... Gül'ün yapraklarından devşirir şiirini Şair; Gül eksilir, Bülbül feryada gelir. Beste hüzzama gebedir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder