-Değil mi ki:
"yüzyıl sonundan gün batımının görünüşü:
bizi gömen ya da süren toprak zehirleniyor.
hava yok,havasızlık var.
yağmur yok,asit yağmuru var. parklar yok, park yerleri var
eşler yok, ortaklar var
uluslar yerine, şirketler var
yurttaşlar yerine, tüketiciler var.
parklar yok, park yerleri var
eşler yok, ortaklar var
uluslar yerine, şirketler var
yurttaşlar yerine, tüketiciler var" Neyi tartışıyoruz ki biz? Koyver gitsin; nasılsa bir gün son sabah ya da bir akşam son akşam olacak. Son kez doğacak gün alışılmadık bir mevziden, son kez batacak belki, vedası vedamız olacak.
-Ey benim kendine hainim, kaçan her trenin ardından el sallayanım! Ey ne yaparsam yapayım gölgesini geceme ekleyen, adını günüme kazıyanım! Bırak nefes alayım, kıvrılayım yokluğuna, heybemdeki türküler eşlik etsin yüreğime, ben sen olayım sen yine kal öyle bıraktığım yerde...
Şehrimin kuşlarında hüzün, göğümde yokluğun kanat sesleri...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder