-Acaip kavga edesim var; kendimle kendimden bildiğimle, cânımla cânânımla, serimle serserimle... Yok ayarım ki kavganın ilmeklerini örmeye başlarken daha ipin ucu kaçıyor. Tuhaf olan ben her kavgada hep ilk yenilen ve elbet son üzülen oluyorum. Denge tuhaf ama yarattığı tsunami gerçek.
Üç vakit lazım bana, üç altın anahtar. Önce kabloları kesiyorum sol el parmaklarımın can damarlarında, sonra kendimle başlıyor uzun ve derinlikli bir sorgulama. Vallahi muhatabım karşımda olsa bu kadar verimli geçmeyecek kavga. Ve nihayet sıra geliyor o meşhur pomponlu gece terliklerimi giyip en vurdumduymaz halimi takınmaya. Ah ne çok seviyorum kendimi aynalarda böyle zamanlarda. Bir güzellik bile geliyor hatta, aynada yansıyana. Ve o son nokta, kalbim mutmain, bir kavga daha agoraya yenilmeden son bulmuş durumda.
-Bir gergef edinsem mi kendime? Belki yazmaya istidatsızlığım kırar belini. işlerim gergefine aşkın olmayanı, olamayanı. Dünyanın tüm renkleri bir araya gelse bulamazlar dengini...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder