Doğduğum toprakların kokusu burnumda tütüyor, özlem dip darbelerle yokluyor ruhumu. Ruhum âh, taşın kulağıma fısıldadığı hikâyelere öylesine aç ki.
Sıcak yaz gecelerinde yıldızların göğüme öpücükler kondurduğu zamanlardan alıkoyan nedir beni? Bir inziva demiştim, hepsi bu. Oysa şimdi bir kitabın redakte bıkkınlığından ve kavurucu bir yazdan başka elde ne var? Kırmalı bu zinciri, yol bir deli Leylâ’ya hatırlatmalı ki şiirdir kahverengi topraklarda gece. Türküden önce vurmalı sazın teline, tamamlanmamış her hecenin borcu yüktür kaleme.
İyi de, bilgisayarımın ekranında kocaman bir ünlem, bunca işin arasında nasıl?
-Rüyaların tüm kalıpları altüst eden bir ritmi var. Bazen hiç tanımadığımız biri bağdaş kurup rüyanın orta yerine, kısacık bir zaman dilimine upuzun bir hikâye sığdırıyor. Hoş neye kime göre kısa? O ayrı mevzuu. Hani rüyalar bilmediğimiz yerden sızmazdı uykularımıza? Ezberlerimiz yalan, daha demin hayatı süzgeçten geçirdiğim kimdi, uzun uzun kelimelerin belini kırdığımız? Bütün sırlar rüyalarda gizli, uyanıkken gördüklerimiz nedir ki bu âlemin yanında?
-Sosyal medya canavarlığı üzerine çok yazdım, bıkkınlık geldi artık. Uzun zamandır kullanmıyorum o mecrayı, arada denk geldiğimde bile midem kalktığından kullanmayı da pek düşünmüyorum. Üzerine kitap yazmayı planladığım zamanlardan kalma o kadar çok ‘hadi canım’ cümleleri var ki tamamlanmayı bekleyen. Hiç ama hiç içimden gelmiyor tabi. Ne hâliniz varsa görün, nasılsa kendini imha etmenin en kestirme yolunu bulmuşsunuz, dahlime gerek yok.
-Elbette bir son cümlesi yakışır her sayıklamanın altına. ‘Bugün Dost’u çok özledim’ olsun o da.
Tablo gibi, huzur veren bir tablo. İnsanın sığınacağı bir memleket düşü olmalı, hele de sizinki gibi büyülü topraklardaysa.
YanıtlaSilŞükür sebebimdir o sığınak. Sadece düşü bile ferahlatıcı.
SilSiparişlerde henüz bir gelişme yok anlaşılan.. Bugünlerde dükkân kapalı galiba:))
YanıtlaSilSormayın efendim; bildirimler de olmasa tümden kapalı kalacak dükkân. Birkaç çalışma var yetiştirmem gereken, fazla uğrayamıyorum. ‘Dün ne yediğimi unuttum’ derdi babam, hafızasına başvurduğumuzda, iyi bir kaçış cümlesiydi:)
SilSiparişler neydi desem?
'Uçucu Kibir' üzerine kitap mı yazacaktınız, hikâye miydi, roman mıydı, yoksa anı derlemesi miydi? Bak unuttum şimdi.. Sâhi dün yemek yedim mi ben?
Sil:))))
SilKibrin çeşitlerinden en ürktüğüm, uçucu olanı. Saniyelik bir dikkat ve biraz da basiret gerektiriyor yakalayabilmeniz için, de ben neden hatırlamıyorum yahu. En son erkle tanışan müslüman kişisinde kalmıştım. Bu aralar zihnimde dönüp duran-fırıldak gibi mübarek- her ‘kişi’nin Allah algısının başkalığı ile ilgili. Netameli, bu yüzden işe gönüyorum kendimi:)
"-Rüyaların tüm kalıpları altüst eden bir ritmi var. Bazen hiç tanımadığımız biri bağdaş kurup rüyanın orta yerine, kısacık bir zaman dilimine upuzun bir hikâye sığdırıyor. Hoş neye kime göre kısa? O ayrı mevzuu. Hani rüyalar bilmediğimiz yerden sızmazdı uykularımıza? Ezberlerimiz yalan, daha demin hayatı süzgeçten geçirdiğim kimdi, uzun uzun kelimelerin belini kırdığımız? Bütün sırlar rüyalarda gizli, uyanıkken gördüklerimiz nedir ki bu âlemin yanında? "Vay be edib-felsefiklerin rüyâları da başka oluyor.. Biz ise ya rüyâ görmeyiz, ya gördüğümüz rüyâyı hatırlamayız bile. Boş tenekelik ucuz zanaât.
YanıtlaSilUçucu kibir mi demiştik? Eteğine bir de hafiften-ne hafifi, düpedüz- istihzâ ilişmiş. Siz hangi zanaâtın ustasıydınız?
SilBoş tenekeliği kendimize yakıştırmıştık, lâkin, hedef yalnış anlaşılmış gâliba.. İstihza görünüyorsa o kendimizedir, kelâm erbâbına değil.
SilKelâm erbâbını bin mil öteden tanırım, ki biri karşımda şu anda. Bu yüzden tevazû gösteriyorsunuz ve bunu sıkça yapıyorsunuz. Ben kelimelerle güzel oynarım, yerine rast geldiğinde de değmeyin kalemin keyfine. Yalnız hâlâ çırağım, ustalığa cüret edemem ki.
SilHaddimi aşmam, okur-yazarlığım vardır, abc'yi öğrendiğim vakitten beri, muallimin hakkını gözetmek için okuduk yıllarca, bin yıl kölesi olamasak da. Lâkin çıraklığımız bâki bu kubbede.
YanıtlaSilHafıza da yaşlanıyor; o kölelik 40 yıl idi, ne zaman 1000'e çıktı şimdi?
SilUsta’lık nasıl bir şeydir bilmem. Ustalaşmak biraz da mekanikleşmek gibi geliyor. Belki de kapasite yoksunluğunu örtbas etmek için böyle düşünüyorumdur, soru işareti. Ustalık değil de ürkütücü olan, profesyonellik. Biri damıtılmış diğeri planlanmış deneyim. Kafam kazan, kepçenin sapı kopmuş kendi kendine dönüp duruyor çorbanın içinde vesselam:)
SilDemek ki biçilen değer 40’ı azımsamış, bu önemli. Merak buyurmayın, algım onu 40 okumuş zaten:)
SilKazanın kulpu yerinde ise fazla sorun yok.. Çorba kazan kaldırarak da servis edilebilir, kulp yerinde oldukça.. (Tarihe geçen deyim 'kazan kaldırma' bu olmasa gerek:))
SilKazan ağlıyor şimdi bu tahrifat karşısında:)
SilHer türlü severim kazan kaldırmayı, olsun.
Mahallemin profesyonelleri geldi aklıma niyeyse. Âh bu pervasızlık, kelâmın saçlarına dolanan.
Benim mahallem genelde bakkal, berber, kasap, elektrikçi, tuhafiyeci, hırdavatçı ve benzeri esnaf ile dolu, yazar-çizer tayfası pek oturmaz buralarda. Elit bir mahalleniz var anlaşılan, Bab-ı âli yokuşunda mı ikâmetiniz?:)
SilBab-ı âli yokuşunun isim annesiyim ben, ne diyorsunuz?:)
Silİstihzâ deyince de ‘ne münasebet efendim’
O tayfa anonim hem, onlara her yer mahalle.
'Bize her yer Trabzon' ifadesi Türkçe'de bayağı yer etmiş anlaşılan. İstihkâmdır o:)
Silİstihkâm kelimesini mevcut anlaşılan mânâsı ile kullanmadım, kendi lugâtımdaki karşılığı o.
SilMerak ettim o karşılığı, izah lütfen:)
SilYerinizi sağlamlaştırıyorum işte.. :)
SilAnladıysam arap olayım ki zaten arabım:)
SilKaleniz istihzâlar ile hasar görmez, müstahkem bir yapısı var, o sebeple yıkıma istihzâ ile gelmeye cür'et edemezler. Ma'lumun i'lamı..
YanıtlaSilGelsin kim gelecekse, Şiblî olmasın gelen yeter ki.
SilHangi Şiblî bu?
SilHallac’ın Şiblî’si
SilEvet mahalle belli oldu:) Hallac'ıma dokunmayın, aşkıma dokunmayın mahallesi..
YanıtlaSilYok, taş atanlarla bir olup ‘gül’ atmayın mahallesi. Dost’un attığı gül yaralar, meğer ki saf tutmuş olsun taş atanlarla.
SilŞimdi burada üstüme ne alınmalıyım acep?
SilAlınabileceğimiz tek şey, hiç bir hikâyenin Şiblî’si olmamak.
SilTamam sadece okuruz..
YanıtlaSil‘Alınabileceğimiz’ dedim, yani anonim. Ama evet, okumak en güzeli eğer Hallac’ın son nefesinden hatıramıza düşen bu acı hikâyeye bakılırsa.
YanıtlaSilBazı dostları kızdırınca, gömüldükleri sessizliği bırakıp, celâllenip yapmayı bıraktığı işe geri dönerler. Bazıları ise...... Boşluğu hayâl gücünüze bırakıyorum.
YanıtlaSilVe bazıları ve bazıları...
YanıtlaSilKızdırmayalım dostları, kızalım ama yaralamayalım. Bazen mülkiyet hakkı gözeterek kurarız o bağı. Dost acı söyler’i hep yanlış biliriz. Dost acıyı, acıdığında söylemez halbuki, atladığımız budur.
Dostlar da nerede, niçin ve nasıl yaralandıklarını söylemeli ki, yaralayanlar da ne halt ettiklerini öğrensinler, değil mi ama?
YanıtlaSilHayda! ‘Dost’ olana dil ne gerek, hâl dururken. Bu yüzden adı dost, yâren, hâldaş.
SilArtık noktalama işaretlerinden yâhut kelimelerden mimik okuma sanatını öğrenmem lâzım, bunca budanmamışlıktan sonra nasıl olacaksa artık?
SilValla bunu başarırsanız tarihe geçersiniz:))
Sil"Bazen hiç tanımadığımız biri bağdaş kurup rüyanın orta yerine, kısacık bir zaman dilimine upuzun bir hikâye sığdırıyor." << Bence sır bu cümlede.. Ne halt ettiğimi bilemedim, ama sanki tel bu cümleye dokununca kopuverdi.
YanıtlaSilYok yahu, sizinle ilgili değildi, genel bir sohbet. Ben gül atmam hem, direk taş:))
SilRüyaya gelince. Çok önemsediğimden o âlemi, alınganlık göstermiş olabilirim ama orada kaldı o, hallac’a kadar uzanmadı:)
'Mülkiyet hakkı gözeterek bağ kurmak' burdan şunu mu anlamalıyım: 'Burası benim mülkümdür, mülkiyetime saygı çerçevesinde yazalım, yoksa mülkte misafirlik limitiniz askıya alınır.'
YanıtlaSilDostla kurduğumuz bağda, dost üzerinde mülkiyet iddia etme idi kastım. Yani aynîleşmenin getirdiği bir âraz. Hiç ilgisi yok söylediğinizle. Cümleyi muğlak kurdum galiba. Şöyle izah edeyim: Siz gül de atmış değilsiniz, taş da. Dostluk üzerine sohbet ediyorduk sadece. Yani üçüncü şahsın gözüyle bir değerlendirme. Siz uğramayalı fazla mı alıngan oldunuz? Biraz daha mı yaşlandınız acaba?:))
SilBakın elimde gül yok, basbayağı taş işte:))
Bastonunu kaybetmiş bir pir-i fâninin sayıklamalarından fazla umutlu olmamak lâzım.
SilEe vaktiyle Sultan Hamid'e demiştim "fazla merhametli olmayın bunlara karşı" diye, ama o fazla dikkate almadı ikazlarımı.
Sil:)))
SilSiz siparişinizi verin, anca kurtulurum bu hışımdan:)
Evet, bütün hikâye istikrâzla başladı. Halbuki o kamçı yiğide iyi gelmiyordu. Siz hikâyeyi şimdi neresinden bağlayalım istiyorsunuz?
YanıtlaSilYok artık ödenmesi şart oldu. Ucundan kıyısından bağlayın rica ederim. Hepten arap saçı oldu mevzuu:)
SilBir başlık seçin, ben yazayım. Siz nasılsa balyozla dağıtacaksınız sonrasında:))
Hay dilim, yeni bir fitili ateşledik:)
Girizgâh 'Uçucu Kibir' ile olsun.. (Serencâm kelimesini de sizin lugatınıza göre kullanıp), serencâma göre diğer mevzulara bakarız.
YanıtlaSilHah tam alacaklı edası, ‘bakarız’:)
SilDe bunu hangi ara konuştuk hatırlasam, bunama mı başladı bende?
Şimdi ben 19. asır sonlarından kalma olduğum için şairin adı tam kalmamış hatırımda, Didem miydi, Madak mıydı, yoksa ikisi ayrı şair miydi? Her ne ise, o şaire(ler) hakkında güzelleme-hiciv arası git-gel yazışmaları yaparken bu kibir mevzusunun tasnifine gelmişti sıra.. Tam o sırada borçlandınız.
YanıtlaSilPeki bakarız:) sabah-ı şerifleriniz hayrolsun efendim. Günü karşılamak da sabahın benden alacağıdır artık, ödemek lâzım.
SilTemiz bir uyku ile geceyi geçirmek varken, neden bir umarsıza cevap yetiştirirsiniz ki zaten? Hayrolsun efendim.
YanıtlaSilSıcak muhatabımdan daha umarsız, amansız da efendim, uyku ne mümkün.
SilGüney cephesinde hâlâ değişen bir şey yok.
YanıtlaSilGüney cephesinin burçlarında imdat çığlıkları yankılanıyor efendim, henüz kapılar kapandı ve misafirler kovalandı. The Family izlemekteyim ve dehşet içindeyim. Yazmak için nutkumun kendine gelmesi lâzım.
SilNeymiş o izlediğiniz?
SilBir belgesel. Amerika’da yapılanmış ve tüm ülkelerde ‘seçilmiş’ nüfuslu topluluk liderlerinin yer aldığı dinî bir vakfı anlatıyor. Tavsiye ederim.
SilDüşman tanımaktan yoruldum işin açıkçası, biraz da dostları tanımak istiyorum.. Yok mu şöyle umut vaad edecek bir belgesel?
SilOlacak, benim belgeselim çekildiğinde:))
SilTek kişilk uyumsuzlar belgeseli. Üyeleri kelimelerden oluşuyor ve hiç biri yekdiğerinin sırtına basmadan diziliyorlar sayfalara. İşte size uçmayan kibir, en ağırından:)
Şaka tabi...
Dünya sıkıcı bir yer; umut güzel şey, diyor Şair ama kaf dağının ardı şimdilik uzak mesafe. Komplo kafası toslayacak duvar hevesinden vaz geçmiyor maalesef. İyisi bir türkü dinleyin, şifa niyetine, boş verin belgeselleri:)
Başka yerde umut aramaya ne hâcet, umut tam da burda..Bir şiiriniz çarptı gözüme; ritim ve akış şekli tartışılır belki ama kelimeler çok seçkin ve çarpıcı..
SilAh şükran...
SilHangisi acep? Onlara şiir diyemem, şiir denemeleri. Şiir hadd işi...
Hayatımız deneme üzere, o yüzden tasalanmayın.. En 'olmuş' şâire de sorsanız en iyi şiirlerine 'deneme' der çıkar. Ha bu arada şiir 'Lâl Masal'.
SilBir şiir değil ki o, deneme yazısı.
Silhttps://nurzelal.blogspot.com/2013/02/lal-masal.html?m=1
SilBundan bahsediyorsanız tabi.
https://www.estanbul.com/forum/t137520-l%C3%A2l-masalnur-zelal/
Silbirisi şiir formatına sokmuş.. neticede yazılarınız zaten şiir tadında, hangi formatta yansıtıldığı mühim değil.
Evet maalesef izinsiz formatlanmış, sanalın azizliği...
SilBir dostum mensur şiir demişti, sevdim bu tanımı:)
Mensur Şiir.. Harika bir tanım, tam oturmuş. Dostunuz, her kimse, iyi analiz etmiş yazım tarzınızı.
Silİyi bir yazardı kendisi, iyi de bir analist sizin gibi. Ben de ne yazdığımı bilmiyorum ki, gelişine ne eserse, nereden eserse oradan süzülüyor kelimeler. Ben onların yalancısıyım, lafazanı...
Sil'İyi bir yazardı' derken, artık yazmıyor mu?
SilO da Bâb-ı Âli Yokuşu mukîmlerinden mi?
Yazıyordur herhalde, bilmiyorum. Biz Taşra Âli yokuşunda ikamet edenleriz, istikâmet hep yokuş yukarı:)
Sil'Yazıyordur herhalde, bilmiyorum' dediğinize göre dostunuz başka bir adrese taşınmış ve kendisinden haber mi alınamıyor? Vr mı yazı örnekleri, merak ettim doğrusu?
SilTaşra Âli.. Bu da güzel bir mekan ismi, nerenin kazası?
Bir sitemiz vardı, kapandı maalesef. Dağıldık sonra.
SilTaşrada herhangi bir yer, hepsi birbirine benzer:)
https://nurzelal.blogspot.com/2014/09/tasrann-rengi-gozlerim.html?m=1
Daha iyi anlamanız için...
Tekrar okumak iyi geldi. İhtişamlı bir yazı, hüznün başkenti de olabilir.
SilYalnız,
Sil'Sır tutmayı bilir misin?'
'Bilirim.'
'Ben de bilirim.'
gibi bir şey oldu bu dost.
Hüznün Başkenti...
SilO ifade çok kullanılan bir ifade, bilinçaltımda yer ettiği için daha iyi tarif edemediğim yerde kullanmkatan çekinmiyorum.
SilBazen yollar bir şekilde ayrılır; hayat mesafe koyar, meşgale koyar araya, hiç tanışmamış gibi olursunuz insanlarla. Zamanla flûlaşır her şey. Yoksa sır gerektirecek bir durum yok.
SilÜstâd’ın Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine Şiiri geldi aklıma, ne güzeldir, bazen eser sesli okurum, şöyle içe sine.
SilArkasında güzel bir târif bırakmış.
SilO da kıymeti fazla bilinmeyen ve özgün bir târifi hak eden başucu şiirlerden. Okuyunca hücrelerinde hissedersin.
SilBaşucu şiiri kesinlikle.
SilCümleler kısaldı, sıcaklık da dünkü kadar boğucu olmayabilir.
SilYok şiiri tekrar okuyasım geldi:), hiç eksilmiyor serencâmı. ‘ Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
SilBütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği’ Ne denir ki?...
Hüznün amansız çölünde yol alırken ansızın serinleten mısralar, en güzel vahadan bile daha güzel:’ Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
SilNe yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır’
serencâm
SilMuzurluk işte, seviyorum yamultmayı. Gidişattaki heyecan eksik kalmış tanımda, tamamladım:)
SilBazı 'edib'lerin hatırına lugâtta kelimelerin mânâlarına eklemeler yapılmıştır. Tarih şâhittir buna. Hattâ eşsesli sözcükler kavramı sırf bu yüzden türetilmiştir. Netîcede edib ve edebiyat yoksa, lugât niçin olmalıdır ki?
SilDeğil mi ya? Eşsesli sözcükler konusunu bilmiyordum, sahi mi? E güzelmiş. Lugât edebiyatla ruh kazanmış, elbette önceliği olmalıdır.
SilTabii ki, bazen de makaralar mühim bir yer tutar edebiyatta. Fizikte de önemlidir elbette. Güçten tasarruf sağlarsın makara kullanımı ile.
SilEşsesli sözcük kullanımına örnek olarak verilmiştir 'makara':)
SilSesli güldüm:)
SilBakın artık hâl dilinden anlayıveriyor, ön alıyorsunuz, gelmek üzere olan hışma:)
"Trajedinin gerçeğe tosladığı gün…
SilZır zır ağladığım gün o gün…
Ve ben,yani nur zelal senaryoya küçücük kelebek dokunuşlarımdan birini bahşettim.
Bir silah ve bir kadın…Bir adam ve bir çocuk…
Bir saray ve bir kafes…Bir düğün ve kaç cenaze…
Bir yalan ve bir üfleyiş…Bir deniz ve bir bakış…
Bir behlül ve bir kaçış…
“Behlül kaçar”ken ağlamadım yalnız,zinhar gelmedi içimden timsahın kalın derisinden sızana yoldaşlık.
Yeni bir son yakışırdı,yakıştırdım.
O toprağa iki beden sığıştırdım.
Aralarına betondan tanrıların zırhını tıkıştırdım.
Sonra oturup zaferimi kutladım,hangi kadeh senindi?
Karıştırdım…"
İhtişâm kelimesinin târifini ararken büyük lugâtta, örnek olarak bu yazı verilmiş târif sonrası.
Daha neler, nerden aklınıza gelir bu şakalar?)
SilYalnız galiba bu blogdaki ilk yazılardan, unutmuşum.
O yazacağınız yazı var ya, hani sipariş olan, onda örnek olarak kullanılabilecek bazı cümleler var burda.
SilO da size düşen vazife. Zaten elde balyoz hazır, farkındayım. İroni o ironi, yoksa ben kim senaryo kim?:)
SilYüzüncü yorum bana ait olsun diye yazdım son cümleyi, yoksa bir gönderme filan sözkonusu değil, hâşâ.
SilYüzdönümü çok olur bu gidişle rahat olun. İkinci ve sonraki yüzüncüler de sizin olabilir. Yazıyı yazabilmem için geriye dönmem lâzım. Kimbilir kaçıncı yüzdeydi yorumlar?
Sil'Ateşi hârda tutmak' diye bir deyim var mıydı? Yoksa yaşlı hafızam beni mi yanıltıyor?
SilVar var. İyisi mi o ‘yaşlı’ ve ‘zehir’ hafızanızı uyutun, dinlendirin biraz allasen:)
SilE bende de damar var, inat, illa cevap yetiştireceğim. Günaydınlar olsun efendim:)
Kahve fazla kaçmış ellâm:)
SilBahsettiğiniz belgeseli biraz inceledim. Seyretmeden yorum yapıyorum. Zamanlaması mânidar. Yapımcısı (Netflix) algı yönetiminde ve yönlendirmede oldukça başarılı olduğu için, tam da bir çok şey açısından dönüm noktası olabileceği iddia edilen ABD başkanlık seçimlerinden önce piyasaya sürülmüş olması dikkatimi celbetti. Asıl nüfuz sahiplerinden hiç bahsetmeden, onların karşısında ufak bir klik kalabilecek bir grubun üzerinden endoktrinasyon çabası tuhaf açıkçası.
YanıtlaSilMümkün.... Belki de güç gösterisi. Gelmiş geçmiş bütün başkanlar ve kongre üyelerinin katıldığı dua kahvaltılarından ufak bir klik olmadıkları anlaşılıyor. Belki göz dağı, seçtiren de biziz, alaşağı eden de. Adaylara alenî bir uyarı.
YanıtlaSilGruba küçük demedim, asıl nüfuz sahiplerine kıyasla ufak sayılabilir.
YanıtlaSilBüyük Şeytan'ın daha küçük olanını bilinçli bir şekilde dev aynasında göstermesi gibi geldi bana. Hedef saptırma, dikkat dağıtma. (Bu daha küçük olan Şeytan'ı küçümseme anlamına gelmiyor elbette)
YanıtlaSilSayısız ayağı var şeytanın, sayısız planı. Elbette bir hesap işi bu yayın. Ben işleyişlerine odaklandım, adanmış kalabalıklara.
SilYeni yazı gelmeyince mevcut yazının yorum sayısı hâliyle artmaya devam ediyor. Talebe bağlı olarak yorumsuz kalmış yazıların yorum kısmında da devam edilebilir.
YanıtlaSilA tabi, bir sürü yazı var. İşte sipariş: Seçiniz ve sondajlayınız efendim. Bakalım neler çıkacak?:)
Sil