6 Temmuz 2020 Pazartesi

Turnam

-Türkü çağırıyor: “Turnam gidersen Mardin’e turnam yâr’e selam söyle.”
Doğduğum toprakların kokusu burnumda tütüyor, özlem dip darbelerle yokluyor ruhumu. Ruhum âh, taşın kulağıma fısıldadığı hikâyelere öylesine aç ki. 
Sıcak yaz gecelerinde yıldızların göğüme öpücükler kondurduğu zamanlardan alıkoyan nedir beni? Bir inziva demiştim, hepsi bu. Oysa şimdi bir kitabın redakte bıkkınlığından ve kavurucu bir yazdan başka elde ne var? Kırmalı bu zinciri, yol bir deli Leylâ’ya hatırlatmalı ki şiirdir kahverengi topraklarda gece. Türküden önce vurmalı sazın teline, tamamlanmamış her hecenin borcu yüktür kaleme. 
İyi de, bilgisayarımın ekranında kocaman bir ünlem, bunca işin arasında nasıl? 

-Rüyaların tüm kalıpları altüst eden bir ritmi var. Bazen hiç tanımadığımız biri bağdaş kurup rüyanın orta yerine, kısacık bir zaman dilimine upuzun bir hikâye sığdırıyor. Hoş neye kime göre kısa? O ayrı mevzuu. Hani rüyalar bilmediğimiz yerden sızmazdı uykularımıza? Ezberlerimiz yalan, daha demin hayatı süzgeçten geçirdiğim kimdi, uzun uzun kelimelerin belini kırdığımız? Bütün sırlar rüyalarda gizli, uyanıkken gördüklerimiz nedir ki bu âlemin yanında?

-Sosyal medya canavarlığı üzerine çok yazdım, bıkkınlık geldi artık. Uzun zamandır kullanmıyorum o mecrayı, arada denk geldiğimde bile midem kalktığından kullanmayı da pek düşünmüyorum. Üzerine kitap yazmayı planladığım zamanlardan kalma o kadar çok ‘hadi canım’ cümleleri var ki tamamlanmayı bekleyen. Hiç ama hiç içimden gelmiyor tabi. Ne hâliniz varsa görün, nasılsa kendini imha etmenin en kestirme yolunu bulmuşsunuz, dahlime gerek yok. 

-Elbette bir son cümlesi yakışır her sayıklamanın altına. ‘Bugün Dost’u çok özledim’ olsun o da. 

108 yorum:

  1. Tablo gibi, huzur veren bir tablo. İnsanın sığınacağı bir memleket düşü olmalı, hele de sizinki gibi büyülü topraklardaysa.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şükür sebebimdir o sığınak. Sadece düşü bile ferahlatıcı.

      Sil
  2. Siparişlerde henüz bir gelişme yok anlaşılan.. Bugünlerde dükkân kapalı galiba:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sormayın efendim; bildirimler de olmasa tümden kapalı kalacak dükkân. Birkaç çalışma var yetiştirmem gereken, fazla uğrayamıyorum. ‘Dün ne yediğimi unuttum’ derdi babam, hafızasına başvurduğumuzda, iyi bir kaçış cümlesiydi:)
      Siparişler neydi desem?

      Sil
    2. 'Uçucu Kibir' üzerine kitap mı yazacaktınız, hikâye miydi, roman mıydı, yoksa anı derlemesi miydi? Bak unuttum şimdi.. Sâhi dün yemek yedim mi ben?

      Sil
    3. :))))
      Kibrin çeşitlerinden en ürktüğüm, uçucu olanı. Saniyelik bir dikkat ve biraz da basiret gerektiriyor yakalayabilmeniz için, de ben neden hatırlamıyorum yahu. En son erkle tanışan müslüman kişisinde kalmıştım. Bu aralar zihnimde dönüp duran-fırıldak gibi mübarek- her ‘kişi’nin Allah algısının başkalığı ile ilgili. Netameli, bu yüzden işe gönüyorum kendimi:)

      Sil
  3. "-Rüyaların tüm kalıpları altüst eden bir ritmi var. Bazen hiç tanımadığımız biri bağdaş kurup rüyanın orta yerine, kısacık bir zaman dilimine upuzun bir hikâye sığdırıyor. Hoş neye kime göre kısa? O ayrı mevzuu. Hani rüyalar bilmediğimiz yerden sızmazdı uykularımıza? Ezberlerimiz yalan, daha demin hayatı süzgeçten geçirdiğim kimdi, uzun uzun kelimelerin belini kırdığımız? Bütün sırlar rüyalarda gizli, uyanıkken gördüklerimiz nedir ki bu âlemin yanında? "Vay be edib-felsefiklerin rüyâları da başka oluyor.. Biz ise ya rüyâ görmeyiz, ya gördüğümüz rüyâyı hatırlamayız bile. Boş tenekelik ucuz zanaât.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uçucu kibir mi demiştik? Eteğine bir de hafiften-ne hafifi, düpedüz- istihzâ ilişmiş. Siz hangi zanaâtın ustasıydınız?

      Sil
    2. Boş tenekeliği kendimize yakıştırmıştık, lâkin, hedef yalnış anlaşılmış gâliba.. İstihza görünüyorsa o kendimizedir, kelâm erbâbına değil.

      Sil
    3. Kelâm erbâbını bin mil öteden tanırım, ki biri karşımda şu anda. Bu yüzden tevazû gösteriyorsunuz ve bunu sıkça yapıyorsunuz. Ben kelimelerle güzel oynarım, yerine rast geldiğinde de değmeyin kalemin keyfine. Yalnız hâlâ çırağım, ustalığa cüret edemem ki.

      Sil
  4. Haddimi aşmam, okur-yazarlığım vardır, abc'yi öğrendiğim vakitten beri, muallimin hakkını gözetmek için okuduk yıllarca, bin yıl kölesi olamasak da. Lâkin çıraklığımız bâki bu kubbede.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hafıza da yaşlanıyor; o kölelik 40 yıl idi, ne zaman 1000'e çıktı şimdi?

      Sil
    2. Usta’lık nasıl bir şeydir bilmem. Ustalaşmak biraz da mekanikleşmek gibi geliyor. Belki de kapasite yoksunluğunu örtbas etmek için böyle düşünüyorumdur, soru işareti. Ustalık değil de ürkütücü olan, profesyonellik. Biri damıtılmış diğeri planlanmış deneyim. Kafam kazan, kepçenin sapı kopmuş kendi kendine dönüp duruyor çorbanın içinde vesselam:)

      Sil
    3. Demek ki biçilen değer 40’ı azımsamış, bu önemli. Merak buyurmayın, algım onu 40 okumuş zaten:)

      Sil
    4. Kazanın kulpu yerinde ise fazla sorun yok.. Çorba kazan kaldırarak da servis edilebilir, kulp yerinde oldukça.. (Tarihe geçen deyim 'kazan kaldırma' bu olmasa gerek:))

      Sil
    5. Kazan ağlıyor şimdi bu tahrifat karşısında:)
      Her türlü severim kazan kaldırmayı, olsun.
      Mahallemin profesyonelleri geldi aklıma niyeyse. Âh bu pervasızlık, kelâmın saçlarına dolanan.

      Sil
    6. Benim mahallem genelde bakkal, berber, kasap, elektrikçi, tuhafiyeci, hırdavatçı ve benzeri esnaf ile dolu, yazar-çizer tayfası pek oturmaz buralarda. Elit bir mahalleniz var anlaşılan, Bab-ı âli yokuşunda mı ikâmetiniz?:)

      Sil
    7. Bab-ı âli yokuşunun isim annesiyim ben, ne diyorsunuz?:)
      İstihzâ deyince de ‘ne münasebet efendim’
      O tayfa anonim hem, onlara her yer mahalle.

      Sil
    8. 'Bize her yer Trabzon' ifadesi Türkçe'de bayağı yer etmiş anlaşılan. İstihkâmdır o:)

      Sil
    9. İstihkâm kelimesini mevcut anlaşılan mânâsı ile kullanmadım, kendi lugâtımdaki karşılığı o.

      Sil
    10. Merak ettim o karşılığı, izah lütfen:)

      Sil
    11. Yerinizi sağlamlaştırıyorum işte.. :)

      Sil
    12. Anladıysam arap olayım ki zaten arabım:)

      Sil
  5. Kaleniz istihzâlar ile hasar görmez, müstahkem bir yapısı var, o sebeple yıkıma istihzâ ile gelmeye cür'et edemezler. Ma'lumun i'lamı..

    YanıtlaSil
  6. Evet mahalle belli oldu:) Hallac'ıma dokunmayın, aşkıma dokunmayın mahallesi..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok, taş atanlarla bir olup ‘gül’ atmayın mahallesi. Dost’un attığı gül yaralar, meğer ki saf tutmuş olsun taş atanlarla.

      Sil
    2. Şimdi burada üstüme ne alınmalıyım acep?

      Sil
    3. Alınabileceğimiz tek şey, hiç bir hikâyenin Şiblî’si olmamak.

      Sil
  7. Tamam sadece okuruz..

    YanıtlaSil
  8. ‘Alınabileceğimiz’ dedim, yani anonim. Ama evet, okumak en güzeli eğer Hallac’ın son nefesinden hatıramıza düşen bu acı hikâyeye bakılırsa.

    YanıtlaSil
  9. Bazı dostları kızdırınca, gömüldükleri sessizliği bırakıp, celâllenip yapmayı bıraktığı işe geri dönerler. Bazıları ise...... Boşluğu hayâl gücünüze bırakıyorum.

    YanıtlaSil
  10. Ve bazıları ve bazıları...
    Kızdırmayalım dostları, kızalım ama yaralamayalım. Bazen mülkiyet hakkı gözeterek kurarız o bağı. Dost acı söyler’i hep yanlış biliriz. Dost acıyı, acıdığında söylemez halbuki, atladığımız budur.

    YanıtlaSil
  11. Dostlar da nerede, niçin ve nasıl yaralandıklarını söylemeli ki, yaralayanlar da ne halt ettiklerini öğrensinler, değil mi ama?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayda! ‘Dost’ olana dil ne gerek, hâl dururken. Bu yüzden adı dost, yâren, hâldaş.

      Sil
    2. Artık noktalama işaretlerinden yâhut kelimelerden mimik okuma sanatını öğrenmem lâzım, bunca budanmamışlıktan sonra nasıl olacaksa artık?

      Sil
    3. Valla bunu başarırsanız tarihe geçersiniz:))

      Sil
  12. "Bazen hiç tanımadığımız biri bağdaş kurup rüyanın orta yerine, kısacık bir zaman dilimine upuzun bir hikâye sığdırıyor." << Bence sır bu cümlede.. Ne halt ettiğimi bilemedim, ama sanki tel bu cümleye dokununca kopuverdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok yahu, sizinle ilgili değildi, genel bir sohbet. Ben gül atmam hem, direk taş:))
      Rüyaya gelince. Çok önemsediğimden o âlemi, alınganlık göstermiş olabilirim ama orada kaldı o, hallac’a kadar uzanmadı:)

      Sil
  13. 'Mülkiyet hakkı gözeterek bağ kurmak' burdan şunu mu anlamalıyım: 'Burası benim mülkümdür, mülkiyetime saygı çerçevesinde yazalım, yoksa mülkte misafirlik limitiniz askıya alınır.'

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dostla kurduğumuz bağda, dost üzerinde mülkiyet iddia etme idi kastım. Yani aynîleşmenin getirdiği bir âraz. Hiç ilgisi yok söylediğinizle. Cümleyi muğlak kurdum galiba. Şöyle izah edeyim: Siz gül de atmış değilsiniz, taş da. Dostluk üzerine sohbet ediyorduk sadece. Yani üçüncü şahsın gözüyle bir değerlendirme. Siz uğramayalı fazla mı alıngan oldunuz? Biraz daha mı yaşlandınız acaba?:))
      Bakın elimde gül yok, basbayağı taş işte:))

      Sil
    2. Bastonunu kaybetmiş bir pir-i fâninin sayıklamalarından fazla umutlu olmamak lâzım.

      Sil
    3. Ee vaktiyle Sultan Hamid'e demiştim "fazla merhametli olmayın bunlara karşı" diye, ama o fazla dikkate almadı ikazlarımı.

      Sil
    4. :)))
      Siz siparişinizi verin, anca kurtulurum bu hışımdan:)

      Sil
  14. Evet, bütün hikâye istikrâzla başladı. Halbuki o kamçı yiğide iyi gelmiyordu. Siz hikâyeyi şimdi neresinden bağlayalım istiyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok artık ödenmesi şart oldu. Ucundan kıyısından bağlayın rica ederim. Hepten arap saçı oldu mevzuu:)
      Bir başlık seçin, ben yazayım. Siz nasılsa balyozla dağıtacaksınız sonrasında:))
      Hay dilim, yeni bir fitili ateşledik:)

      Sil
  15. Girizgâh 'Uçucu Kibir' ile olsun.. (Serencâm kelimesini de sizin lugatınıza göre kullanıp), serencâma göre diğer mevzulara bakarız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hah tam alacaklı edası, ‘bakarız’:)
      De bunu hangi ara konuştuk hatırlasam, bunama mı başladı bende?

      Sil
  16. Şimdi ben 19. asır sonlarından kalma olduğum için şairin adı tam kalmamış hatırımda, Didem miydi, Madak mıydı, yoksa ikisi ayrı şair miydi? Her ne ise, o şaire(ler) hakkında güzelleme-hiciv arası git-gel yazışmaları yaparken bu kibir mevzusunun tasnifine gelmişti sıra.. Tam o sırada borçlandınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peki bakarız:) sabah-ı şerifleriniz hayrolsun efendim. Günü karşılamak da sabahın benden alacağıdır artık, ödemek lâzım.

      Sil
  17. Temiz bir uyku ile geceyi geçirmek varken, neden bir umarsıza cevap yetiştirirsiniz ki zaten? Hayrolsun efendim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sıcak muhatabımdan daha umarsız, amansız da efendim, uyku ne mümkün.

      Sil
  18. Güney cephesinde hâlâ değişen bir şey yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güney cephesinin burçlarında imdat çığlıkları yankılanıyor efendim, henüz kapılar kapandı ve misafirler kovalandı. The Family izlemekteyim ve dehşet içindeyim. Yazmak için nutkumun kendine gelmesi lâzım.

      Sil
    2. Neymiş o izlediğiniz?

      Sil
    3. Bir belgesel. Amerika’da yapılanmış ve tüm ülkelerde ‘seçilmiş’ nüfuslu topluluk liderlerinin yer aldığı dinî bir vakfı anlatıyor. Tavsiye ederim.

      Sil
    4. Düşman tanımaktan yoruldum işin açıkçası, biraz da dostları tanımak istiyorum.. Yok mu şöyle umut vaad edecek bir belgesel?

      Sil
    5. Olacak, benim belgeselim çekildiğinde:))
      Tek kişilk uyumsuzlar belgeseli. Üyeleri kelimelerden oluşuyor ve hiç biri yekdiğerinin sırtına basmadan diziliyorlar sayfalara. İşte size uçmayan kibir, en ağırından:)
      Şaka tabi...
      Dünya sıkıcı bir yer; umut güzel şey, diyor Şair ama kaf dağının ardı şimdilik uzak mesafe. Komplo kafası toslayacak duvar hevesinden vaz geçmiyor maalesef. İyisi bir türkü dinleyin, şifa niyetine, boş verin belgeselleri:)

      Sil
    6. Başka yerde umut aramaya ne hâcet, umut tam da burda..Bir şiiriniz çarptı gözüme; ritim ve akış şekli tartışılır belki ama kelimeler çok seçkin ve çarpıcı..

      Sil
    7. Ah şükran...
      Hangisi acep? Onlara şiir diyemem, şiir denemeleri. Şiir hadd işi...

      Sil
    8. Hayatımız deneme üzere, o yüzden tasalanmayın.. En 'olmuş' şâire de sorsanız en iyi şiirlerine 'deneme' der çıkar. Ha bu arada şiir 'Lâl Masal'.

      Sil
    9. Bir şiir değil ki o, deneme yazısı.

      Sil
    10. https://nurzelal.blogspot.com/2013/02/lal-masal.html?m=1
      Bundan bahsediyorsanız tabi.

      Sil
    11. https://www.estanbul.com/forum/t137520-l%C3%A2l-masalnur-zelal/

      birisi şiir formatına sokmuş.. neticede yazılarınız zaten şiir tadında, hangi formatta yansıtıldığı mühim değil.

      Sil
    12. Evet maalesef izinsiz formatlanmış, sanalın azizliği...
      Bir dostum mensur şiir demişti, sevdim bu tanımı:)

      Sil
    13. Mensur Şiir.. Harika bir tanım, tam oturmuş. Dostunuz, her kimse, iyi analiz etmiş yazım tarzınızı.

      Sil
    14. İyi bir yazardı kendisi, iyi de bir analist sizin gibi. Ben de ne yazdığımı bilmiyorum ki, gelişine ne eserse, nereden eserse oradan süzülüyor kelimeler. Ben onların yalancısıyım, lafazanı...

      Sil
    15. 'İyi bir yazardı' derken, artık yazmıyor mu?
      O da Bâb-ı Âli Yokuşu mukîmlerinden mi?

      Sil
    16. Yazıyordur herhalde, bilmiyorum. Biz Taşra Âli yokuşunda ikamet edenleriz, istikâmet hep yokuş yukarı:)

      Sil
    17. 'Yazıyordur herhalde, bilmiyorum' dediğinize göre dostunuz başka bir adrese taşınmış ve kendisinden haber mi alınamıyor? Vr mı yazı örnekleri, merak ettim doğrusu?
      Taşra Âli.. Bu da güzel bir mekan ismi, nerenin kazası?

      Sil
    18. Bir sitemiz vardı, kapandı maalesef. Dağıldık sonra.
      Taşrada herhangi bir yer, hepsi birbirine benzer:)
      https://nurzelal.blogspot.com/2014/09/tasrann-rengi-gozlerim.html?m=1
      Daha iyi anlamanız için...

      Sil
    19. Tekrar okumak iyi geldi. İhtişamlı bir yazı, hüznün başkenti de olabilir.

      Sil
    20. Yalnız,
      'Sır tutmayı bilir misin?'
      'Bilirim.'
      'Ben de bilirim.'

      gibi bir şey oldu bu dost.

      Sil
    21. O ifade çok kullanılan bir ifade, bilinçaltımda yer ettiği için daha iyi tarif edemediğim yerde kullanmkatan çekinmiyorum.

      Sil
    22. Bazen yollar bir şekilde ayrılır; hayat mesafe koyar, meşgale koyar araya, hiç tanışmamış gibi olursunuz insanlarla. Zamanla flûlaşır her şey. Yoksa sır gerektirecek bir durum yok.

      Sil
    23. Üstâd’ın Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine Şiiri geldi aklıma, ne güzeldir, bazen eser sesli okurum, şöyle içe sine.

      Sil
    24. Arkasında güzel bir târif bırakmış.

      Sil
    25. O da kıymeti fazla bilinmeyen ve özgün bir târifi hak eden başucu şiirlerden. Okuyunca hücrelerinde hissedersin.

      Sil
    26. Başucu şiiri kesinlikle.

      Sil
    27. Cümleler kısaldı, sıcaklık da dünkü kadar boğucu olmayabilir.

      Sil
    28. Yok şiiri tekrar okuyasım geldi:), hiç eksilmiyor serencâmı. ‘ Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
      Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği’ Ne denir ki?...

      Sil
    29. Hüznün amansız çölünde yol alırken ansızın serinleten mısralar, en güzel vahadan bile daha güzel:’ Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
      Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır’

      Sil
    30. Muzurluk işte, seviyorum yamultmayı. Gidişattaki heyecan eksik kalmış tanımda, tamamladım:)

      Sil
    31. Bazı 'edib'lerin hatırına lugâtta kelimelerin mânâlarına eklemeler yapılmıştır. Tarih şâhittir buna. Hattâ eşsesli sözcükler kavramı sırf bu yüzden türetilmiştir. Netîcede edib ve edebiyat yoksa, lugât niçin olmalıdır ki?

      Sil
    32. Değil mi ya? Eşsesli sözcükler konusunu bilmiyordum, sahi mi? E güzelmiş. Lugât edebiyatla ruh kazanmış, elbette önceliği olmalıdır.

      Sil
    33. Tabii ki, bazen de makaralar mühim bir yer tutar edebiyatta. Fizikte de önemlidir elbette. Güçten tasarruf sağlarsın makara kullanımı ile.

      Sil
    34. Eşsesli sözcük kullanımına örnek olarak verilmiştir 'makara':)

      Sil
    35. Sesli güldüm:)
      Bakın artık hâl dilinden anlayıveriyor, ön alıyorsunuz, gelmek üzere olan hışma:)

      Sil
    36. "Trajedinin gerçeğe tosladığı gün…
      Zır zır ağladığım gün o gün…
      Ve ben,yani nur zelal senaryoya küçücük kelebek dokunuşlarımdan birini bahşettim.
      Bir silah ve bir kadın…Bir adam ve bir çocuk…
      Bir saray ve bir kafes…Bir düğün ve kaç cenaze…
      Bir yalan ve bir üfleyiş…Bir deniz ve bir bakış…
      Bir behlül ve bir kaçış…
      “Behlül kaçar”ken ağlamadım yalnız,zinhar gelmedi içimden timsahın kalın derisinden sızana yoldaşlık.
      Yeni bir son yakışırdı,yakıştırdım.
      O toprağa iki beden sığıştırdım.
      Aralarına betondan tanrıların zırhını tıkıştırdım.
      Sonra oturup zaferimi kutladım,hangi kadeh senindi?
      Karıştırdım…"

      İhtişâm kelimesinin târifini ararken büyük lugâtta, örnek olarak bu yazı verilmiş târif sonrası.

      Sil
    37. Daha neler, nerden aklınıza gelir bu şakalar?)
      Yalnız galiba bu blogdaki ilk yazılardan, unutmuşum.

      Sil
    38. O yazacağınız yazı var ya, hani sipariş olan, onda örnek olarak kullanılabilecek bazı cümleler var burda.

      Sil
    39. O da size düşen vazife. Zaten elde balyoz hazır, farkındayım. İroni o ironi, yoksa ben kim senaryo kim?:)

      Sil
    40. Yüzüncü yorum bana ait olsun diye yazdım son cümleyi, yoksa bir gönderme filan sözkonusu değil, hâşâ.

      Sil
    41. Yüzdönümü çok olur bu gidişle rahat olun. İkinci ve sonraki yüzüncüler de sizin olabilir. Yazıyı yazabilmem için geriye dönmem lâzım. Kimbilir kaçıncı yüzdeydi yorumlar?

      Sil
    42. 'Ateşi hârda tutmak' diye bir deyim var mıydı? Yoksa yaşlı hafızam beni mi yanıltıyor?

      Sil
    43. Var var. İyisi mi o ‘yaşlı’ ve ‘zehir’ hafızanızı uyutun, dinlendirin biraz allasen:)
      E bende de damar var, inat, illa cevap yetiştireceğim. Günaydınlar olsun efendim:)

      Sil
    44. Kahve fazla kaçmış ellâm:)

      Sil
  19. Bahsettiğiniz belgeseli biraz inceledim. Seyretmeden yorum yapıyorum. Zamanlaması mânidar. Yapımcısı (Netflix) algı yönetiminde ve yönlendirmede oldukça başarılı olduğu için, tam da bir çok şey açısından dönüm noktası olabileceği iddia edilen ABD başkanlık seçimlerinden önce piyasaya sürülmüş olması dikkatimi celbetti. Asıl nüfuz sahiplerinden hiç bahsetmeden, onların karşısında ufak bir klik kalabilecek bir grubun üzerinden endoktrinasyon çabası tuhaf açıkçası.

    YanıtlaSil
  20. Mümkün.... Belki de güç gösterisi. Gelmiş geçmiş bütün başkanlar ve kongre üyelerinin katıldığı dua kahvaltılarından ufak bir klik olmadıkları anlaşılıyor. Belki göz dağı, seçtiren de biziz, alaşağı eden de. Adaylara alenî bir uyarı.

    YanıtlaSil
  21. Gruba küçük demedim, asıl nüfuz sahiplerine kıyasla ufak sayılabilir.

    YanıtlaSil
  22. Büyük Şeytan'ın daha küçük olanını bilinçli bir şekilde dev aynasında göstermesi gibi geldi bana. Hedef saptırma, dikkat dağıtma. (Bu daha küçük olan Şeytan'ı küçümseme anlamına gelmiyor elbette)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayısız ayağı var şeytanın, sayısız planı. Elbette bir hesap işi bu yayın. Ben işleyişlerine odaklandım, adanmış kalabalıklara.

      Sil
  23. Yeni yazı gelmeyince mevcut yazının yorum sayısı hâliyle artmaya devam ediyor. Talebe bağlı olarak yorumsuz kalmış yazıların yorum kısmında da devam edilebilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. A tabi, bir sürü yazı var. İşte sipariş: Seçiniz ve sondajlayınız efendim. Bakalım neler çıkacak?:)

      Sil