Girizgâhın konuyla ilgisi yok gibi ama tam da kalbinden yol alıyor düşüncelerime. Düşünmek fiili dedim de, epeydir edilgen bir bilinçsizlik hâlini benimsemiş, arsızca salınıyor sıcak yaz geceleri, bir orda bir burda, hiç bir yerde bitiyor neticede ama, daima. Gözüm seyirince anlıyorum ki, neresinden dalsam kendimde bitireceğim yolculuğu. Bu yolculuğumun en tehlikeli durağı olacak, şaşmaz. 'Kendimi Bilmek' diye başlayacağım hikâyeme, küçüldükçe küçüleceğim dünyanın büyüklüğü karşısında. Bir süre hadd'e sığınacağım, sonra insan yüzleri geçecek seyrimden, o yüzlerde kendimden bir şeyler aradıkça yoksunlaşacağım, yoksunluğum öfkemi kabartacak, öfkemin ucu kaçacak, kendini en güvensiz sığınağa vuracak koca dalgalar eşliğinde, ve, ve, ve....
Adı:Uçucu Kibir olacak o sığınağın. Bir süre öfkemin beslediği aymazlık ayağıma dolandıkça dolanacak. Gerekçelerimin halatını sıkıca bağlayacağım yalnızlık rıhtımına. Ne kadar sürecek bilmeyeceğim ama bir yerinde bu hâlin, 'AVARA' diyecek suya yansıyan aksim. 'Topla kendini ve açıl yeniden Deryâ'ya. Nasılsa bir damla olduğunu çarpa çarpa öğreneceksin, yalpalaya yalpalaya.'
İşte tam da bu yüzden Sevgili Karî, sorgulamamı istediğin şeyin aynadaki aksimden başka muhatabı yok. Kendimce bilmesem uzun uzun nutuklar çekmem vâki. Ama meretin teğet geçtiği zaman dilimi o kadar saliselik ki, yokladığı ânı kaçırdığımda, çoktan Üsküdar'a yol almış oluyor gemiler ve ben gün doğmadan karartıyorum içimi, zor eriyor felâha, zor.
Hadi buyrun o zaman; güvertede martılara simit atmaktayım, bardağımın beli ince illâ ki, kelimelerimin de. Sigaramın dumanına hasret, kallâvi itirazlar fısıldamaktayım denizin kulağına. Bunun için bile dökmeliler denize beni, hazırım her dâim. Susarak da geçilebilir karşı kıyıya, kelimelerin beli kırılarak da dalgalanabilir deniz, kabûlüm. Martıların çığlıklarını bastırmayalım yeter, epeydir görmediler, özlem gidermekteler.
Bu yazıya yazarı tarafından bir şerh gerek.
YanıtlaSilŞerhi şu: Kibrin en yaygın, aynı zamanda en sinsi hâlidir uçucu kibir. Bir ayırım gözetmeksizin, bir ürperti hızıyla yoklar ve gider. Gitmezse tehlike; bütün hücrelerine yayılır ruhun, kemirir ‘insan’ tarafımızı. Aynada John Milton sırıtışı, kensini tekrarlayan günah...
SilUçucu olana gelince...
Haklı sebeplere dayandırırız savunmamızı. İnsanlar cahil, aymaz, koyun!... Onlar adına düşünmek ekstra yorgunluk, haklı öfke, öfkenin getirdiği en kesif âraz: Kibrin gaz hâli...
Şerhi aslından daha net:)
Sil'Düşünmek fiili dedim de, epeydir edilgen bir bilinçsizlik hâlini benimsemiş, arsızca salınıyor sıcak yaz geceleri, bir orda bir burda, hiç bir yerde bitiyor neticede ama, daima.' Öznesi ne, nesnesi ne bu cümlenin? Cümleyi ögelerine ayırmayı denesin edebiyat öğrencileri, çoğu başarısız olur kanımca.
YanıtlaSilÖzne ‘düşünmek fiili’, bir önceki cümleye bakınız.
SilOnu anladık, lâkin, 'hiç bir yerde bitiyor neticede ama, daima.' burasını değil..
SilBu şeye benzemiş biraz:
SilCem Yılmaz'ın 'bilmediğiniz kelimeleri cümle içinde kullanın' diyen öğretmene nazire 'kondansator', 'babamin kondansatoru var' repliği var.
Sipariş edilen 'mefhum' paragraf içinde kullanılmış, doğru. Lâkin okuyucuya ne olduğu, renginden, kokusundan ne anlaşılacağı, karşılık olarak ne tür reaksiyonlar türeyeceği (ya da türeteceği), vs. vs. mevzûunda bir fikir inşâa etmemiş.
Sipariş sahibi hazıra konmayı çok seviyor. Canım biraz yormak istedi, ‘gözlüğünü takıp satır arası okusun’ dedi.:)
SilCümle yamuk, şerhi şu: daldan dala konan zihin, kendine bir finish noktası belirlemiyor bu ara. Her zamankinden daha dağınık ve bu şımarıklığı yakıştırıyor da kendine. Bakınız: Keyfi ve kâhyası:))
SilSipariş sahibi, 'mefhum tefsiri' istememiştir elbette, ama paragraf içerisinde kullanılmış olmasını da 'ben bunu saymam' hesabı ile reddetme cür'etini kendinde görüyor olabilir. Ben sipariş sahibinin yalancısıyım.
Sil'Keyfi ve Kâhyası'.. Şu Reşat Nuri'nin matbû olmayan eseri.. Bir dostum bana okumam için el yazması nüshasını vermişti, sağolsun. Hayli matrak bir üslûbu var.
SilYazıyı bir daha sonra bir daha okuyun. Hangi merhalelerden mefhuma yol gitmiş göreceksiniz. Nerelerde duraksadığını, neyden yüz bulup da ânın yakasına yapıştığını ve nasıl da el çabukluğu edâsıyla kalbi kararttığını... Yazarın hikâyesinden, yani merkezden genişleyen bir halka.
Silİtiraz ona değil.. Hikâyenin mütemmim cüz'ü olarak kullanılmasına.
SilMatbû olmaması iyi olmuş, Reşat Nuri’ye yakışmazmış matraklık:)
SilDe Niro'ya komedi yakıştırmamak gibi oldu biraz.
SilReşat Nuri bu, De Niro’ya benzemez, çarpar adamı:)
SilŞimdi sipariş 'gümüş bir kolye' diyelim. Siz bir medrese inşâ edip, o gümüş kolyeyi duvarın harcı içinde kullanıyorsunuz. Sipariş var orda, doğru, ama boyna takılamıyor. Fazla Sinan'laşmamak lâzım bazen. Herkes Süleymaniye sırrı çözemez, hele benim gibi zihninin bir ayağı çukurda olan ihityar bunaklar.
Silİyi ya, hak eden gerdana gider kolye. Gayet de çözüyorsunuz da, bugün sinirlenmeyeceğim efendim, çok pozitifim. Elimden gelen bu, fazlasına yetim yok, mazur görün bu yeteneksizi:)
SilTamam, tamam.
YanıtlaSil-Kızım, şurdan bana arifân gözlüğümü getiriver.
-Kızım, benim kahvem nerede?
SilBakın 'gümüş kolye'yi bilhassa seçtim. Hapşursanız o kolye çıkar meydâne.
YanıtlaSilBolca hapşuruyorum zaten efendim, allerji illeti:)
SilZanaat ehli kaprisli olur hem, telkâri parçaları hassastır, eşref saatini kollar zanaatkârın kopmamak için.
Buyrun sizin şerhinizi alalım.
SilSiz iyisi mi, nehir söyleşiye çevirin bu 'uçucu' mefhûmu.
YanıtlaSilHemencecik yöresel gönderme de yapılır sipariş üzre:)
SilO nasıl oluyor ki?
SilBu 'o' hangi 'o'?
SilNehir söyleşi
Sil"Bu yazınızı bir 'takdim'i kabul ediyoruz önümüzdeki serinin." şeklinde de izah edilebilir suâlinize cevâben.
SilSeri fikri bile daralttı bakın, hafalan bastı. Siz ödevinizi yapıyor musunuz ki, ben seriye bağlıyayım mevzuuyu. Hem kibir bu, neresinden tutsanız netâmeli. Ödev: Yorumsuz yazı bırakılmayacak ama yemek tarifi değil:)
SilYemek tarifi:)
SilDuruyor yedekte, birgün ibret-i âlem olsun diye ifşa edilmek üzere:)
Silİnsan su içmekten sıkılır mı ki? Hafakan ne demek?
SilTamam her yazıya bir yorum, ve her yoruma bir yazı. Anlaştık.
Silİfşa edin efendim, belki hoşumuza gidebilir bir tariftir.
SilKurnazlık bâki bütün ârazşara rağmen: her yoruma bir yazı. Külliyât filan herhalde beklentiniz. Ona nefesimde yetmez, gücüm de. Siz ilk anlaşmamıza sadık kalınız. Kayıtlarda mevcût.
SilHangi kayıt, hangi ilk anlaşma?
Sil“Yeni yazı gelmeyince mevcut yazının yorum sayısı hâliyle artmaya devam ediyor. Talebe bağlı olarak yorumsuz kalmış yazıların yorum kısmında da devam edilebilir.”
SilBunu şimdi siz duvara filan da asarsınız, her yönden görülsün diye.
SilSiz başlayın, ben yarın katılırım savaşa:)
SilMalûm, hepimiz mağara lüksüne sahip değiliz, günün gerektirdiği işler güçler ve de ağırlanacak misafirler...
Ee anlaşmaların kayıt şartı sünnettir. Google sağolsun:)
SilKervansaray mı işletiyoruz?
SilYok efendim han, en yol geçeninden. Üstelik kâr amacı da gütmüyoruz, tamamen amme hizmeti. Ana evi olunca ve de bolca evlât, her daim kapı zili işlemekte.
SilUhrevî yatırım yani:)
SilUmarım ve dilerim öyledir:)
Silİmece usulü filan?
SilDenebilir. Yani sözün özü nur kaçar, siz sondaja başlayın, ben elbet yetişirim.
SilKaçış evden mi? dünyadan mı? yazmaktan mı?
SilHepsi bir uykuya sığar, iyi ki...
SilMakina serviste yalnız.
SilYenilemek lâzım o vakit.
SilHenüz CV'imde 'müşerrih'lik tecrübesi yok mâalesef.
YanıtlaSilHer şeyin bir ilki vardır. Hem yabancısı olduğunuz bir ‘mefhum’ değil:)
Sil-'Mefhûm'u nasıl bilirdiniz?
YanıtlaSil-İyi bilirdik.
Kâbilinden mi?
‘Gıcıklık’ katsayımız tükselmiş mi bu akşam? Havalardan olsa gerek:)
SilNem oranı etkiliyor daha ziyade:)
SilAman dikkat! Yaşlılıkta tehlikedir bu havalar; tansiyon, şeker...:)
SilBir de 'Selimiye siparişi Sinan'a verilir.' diye bir özdeyişimiz var.
SilSormayın, tansiyon, şeker, migren, alzheimer, romatizma bilumum ihtiyar hastalıkları nöbetleşe ziyaret ediyorlar.
YanıtlaSilYok yok’muş sizde. Bu saatte uyuyor olmanız lâzım, bünyeye zarar. Sahi gece uzun oturmak adetiniz mi? Yarasalara yârenlik mi ediyorsunuz yahu?:)
SilEe, hâliyle mağaramda başka yârenlerim olmayınca, olanların vakitlerine göre ayarlıyorum saatimi.
Sil