Tahmasp; yakışıklı boylu poslu, yüzüne baktıkça bir daha bakılası yağız bir delikanlı. Dağ bayır dolaşıp sevdiğini arıyor. Yüzünü hiç görmediği ama dolaştığı her yerde varlığına dair işaretlerle avunduğu bir dünya güzeli. Kim olduğunu bilmiyor ya da nerede yaşadığını, hangi ülkenin delikanlılarının dilinde aşka dönüştüğünü de.
Bütün aşıkların kaderine eş bir sabırla ama bağrının orta yerindeki yangını her gün biraz daha körükleyerek, bekliyor.
O gün geliyor nihayet, Mezopotamya topraklarında anlatılagelmiş tüm hikayelerde olduğu gibi, aşkın ölüme durmuş halini başlıyorlar resmetmeye hikayeciler.
Bir mağara… Önünden geçip gitse Tahmasp, merakının dizginlerinden tutsa şöyle sıkıca, adımlarına söz geçirebilse belki…
Mağaranın içi karanlık, etrafını seçemiyor delikanlı. Tuhaf sesler ve etrafını saran belli belirsiz gölgeler dışında hiçbir şey.
Birden mağaranın içini aydınlığa boğan bir ışık huzmesinin O’na doğru yaklaştığını fark ediyor.
İşte upuzun bir arayışın son durağı bu mağara. Etrafta irili ufaklı, binbir renkli yılanların meraklı bakışlarının şahitliğinde bir ölümsüz aşk daha filiz veriyor.
Adına “İlk ân”diyor aşkın tarihini yazanlar. O ân’ın adı Şahmeran. Yarı insan yarı yılan… Yılanlar Ülkesi’nin Kraliçesi, yüzünü bir görenin bir daha hiçbir güzele bakmaya tenezzülkâr olmadığını söylüyor efsaneler.
Tahmasp, Şahmeran’ın güzelliğine vurgun, su gibi bir sesle irkiliyor.
“Korkma, kötülük yapmayacağız sana. Dünya kadar eskidir varlığımız. Kadim bir bağımız var insanlarla. Korkma bizden, Tanrı misafiri bizim de dokunulmazımızdır.”
O günden sonra başlıyor anlatmaya Şahmeran. İnsanlık Tarihini baştan sona o billur sesten dinlemekten mest olsa da Tahmasp, var olduğu toprakları özlüyor ve Şahmeran’ın sonuna ilk şerhi düşmüş olmaktan bîhaber evine doğru yol alıyor.
Efsane kendine biçtiği sona ihanet eder mi? Ülkenin padişahı hasta, dünyanın bütün sırlarına vakıf olmak isteyen kötü kalpli vezir(her hikayede kılık değiştirse de)kararlılıkla bir planı başlatıyor ve Şahmeran’dan koparılan bir parçanın Padişah’ı iyileştireceğini söylüyor.
Bütün ülke karış karış aranıyor.Kaderin cilvesi bu ya Tahmasp’ın izi bulunup, günler süren işkencelerin ardından Şahmeran’ın yeri öğreniliyor.
Şahmeran ve büyük aşkı karşı karşıya. Ölümünü altın kadehte de olsa sevdiğinin elinden içeceği için mutlu. Tedirgin ve kahrolmuş sevdiğini teselli etmek çabasında.
“Üzülme sevdiğim, bu topraklarda aşkların kaderi hiç değişmez. Ölüm o “ilk ân”ile birlikte yol alır bizimle”
Şahmeran ölecek, çaresiz .Canından çok sevdiğine ölümsüz bir armağan bırakmanın peşinde.
“Şimdi size sırrımı vereceğim. Kim ki benim kuyruğumdan bir parça koparıp yerse O bütün dünyanın sırrına ve gizemine vakıf olacak. Her kim ki benim kafamdan bir parça koparıp yerse o da o anda öte dünyayı boylayacak."
Tahmasp kederli, canı kendine fazla bu kahır karşısında. Vezir hırslı, dünya emrinde olsun istiyor. Bu durumda Tahmasp Şahmeran’ın kafasından, Vezir ise Kuyruğundan bir parça koparıp ağızlarına atmakta hiç tereddüt etmiyorlar.
Şahmeran’ın son hamlesi müthiş…
Vezir ölümün kucağında…
Şahmeran’ın bilgeliği ise artık Tahmasp’ın kaderi. Aşk ölümlü aşıkların topraklarında yeniden ölümsüz bir hikayeye dönüşüveriyor.
Hind, Yunan, Mısır ya da Mezopotamya, kaynağı her ne olursa olsun, doğruluğu olmayan hikâyeler bende hiçbir tesir bırakmıyor.
YanıtlaSilHayâl gücünü reddediyorsunuz o hâlde. Efsaneler de insan zihninin ürettiğidir, doğruluk beklentisi ile okuyacaksanız hiç okumayın zaten. Zenginleştiriyor hayâl gücümü, ben seviyorum.
SilSizin sevmenize mâni değil benim sevmemem.
SilAşkın da, acının da, kavuşmanın da, kavuşamamanın da sahici olanı lâzım bana. Efsanelerle pek işim olmaz.
YanıtlaSilBir efsane olmadığını farz edin ânlığına. Bundan daha sahici, can yakan, son’a bile mührünü aşkla vuran şeyden daha sahici ne olabilir? Serden ve candan geçen bir âşıpın hikâyesi bundan güzel anlatılabilir mi?
SilTahmasp'tan ziyâde Mardin'de taşralı gözlerin sahibi bir gencin aşk hikâyesi benim için daha değerli. Yılandır, boğadır, yarı insan yarı balıktır, dolambaçlı aşk hikâyeleri bünyeye alerjik geliyor.
YanıtlaSilmem û zin ya da yusuf ile züleyha... Taşranın en sevdiğim aşk hikâyelerinden. Artık beslenebileceğimiz hikâyeler kalmadı, yazılmaya değer
SilMardin’de kadınlar aşklarını gergefe işlerken, şahmeran figürünü kullanırlardı. Bir renk cümbüşü, müthiş bir ahenk, aşkla. Her milletin gergefinde başka bir dünya, bir tarih saklı. Her birinin de yerleşik kültürde bir karşılığı var, bu yüzden yok sayamayız sevmesek de.
SilBelki her hikâye yazılmamıştır. Belki bu gerçekçi olmayan efsaneye nispeten gerçek bir fedâ, gerçek bir hayattan vazgeçiş vardır. Yazılmamış olması onların yokluğuna delâlet etmez. Tahmasp efsanesi benim için Sezai Karakoç'un ulaşamadığı Mona Roza'sından daha değerli değildir benim için. 'Taşralı Gözler' ile yazdığınız yazının verdiği gerçekçiliğin ve ruha bıraktığı tesirin milyonda birini bırakmıyor Şahmeran efsanesi şahsımda.. Çünkü fiktif bir hikâye.
SilOlmayanı çok rahatlıkla yok sayarım, çünkü yoktur. O kadınlar kendi aşklarını gergefe işleseler daha çok dokunurdu gönüllere bence.
SilElbette daha değerli değildir. Tam da buradan dalaşım mevzuuya o zaman. Mona Roza benim gözümle gelmiş geçmiş en güzel aşk şiiridir, bir çok özelliğinin yanısıra. İyi de o da bir efsane aşktır, sahicisini tanıdığımızda anladık bunu. Şair’in gözünden Mına Roza hiç var olmamıştır aslında.
SilTaşralı gözler de olmayana yazılmıştır, gerçekçiliğini sorgulayalım mı o zaman?
SilBence olması en uzak ihtimalle olması muhtemel olana yazılmıştır. (en uzak ihtimalle diyorum)
SilBenim biçtiğim gömlektir o, bir ihtimal gözetmeksizin, ne yakın ne uzak, muhatabından bağımsız yazılmıştır.
SilHa Terminatör filmi, ha Şahmerân efsanesi.. Biri diğerinden daha değerli değil gözümde.
YanıtlaSilAnlamadığınız şu: O kadınlar zaten kendi aşklarını işlediler gergefe, Şahmeran sadakâtinde. Çünkü âşikar etmemek için kalplerindekini bir hikâyeye ihtiyaçları vardı. Mâlum ulu orta dillendirilmeyen aşkların otağıdır o topraklar.
SilTema her kim tarafından yazılırsa yazılsın, hangi şekilde yazılırsa yazılsın, olabilitesi yoksa, kıymet-i harbiyesi de yok benim için.. Efsane kelimesini sözlük anlamı ile kullanıyorum burda.. Herhangi bir olgunun değerini yücelemek maksadıyla kullanılan 'efsane' mânâsında değil. (efsane şarkıcıydı, efsane aktördü, efsane şairdi gibi anlamlarda değil)
YanıtlaSilBuz gibi bir mantık...
Silİmkânsız aşkları da kabul etmezsiniz şimdi siz, öyle ya kavuşma figürü yoksa sal denize gitsin. kâr zarar hesabını da sıkı gözettiğinizi tahmin ediyorum. Sağlamcısınızdır da:)
Yoo imkansız aşklar değil burdaki kasıt.. Buz gibi de ne dediğimi anlıyorsunuz bence..
YanıtlaSilBence siz buz gibi biliyorsunuz, her aşk bir parça efsane barındırır içinde.
SilEvet yarı yılan bir sevgilim vardı:)
SilHah işte girdiniz hikâyenin içine. İstediğim buydu:)
SilYahu niye gerçeklik algınızı çarpan yapıyorsunuz. Sıyırın hikâyeyi kimliklerden ve bakın ne kadar tanıdık gelecek. İnanın yarı yılan Şahmeran’ın bile eline su dökemeyecek tümü yılan bir sevgili çıkartır koyarım masaya, en müşahhas hâliyle:)
Yılanlarla işim olmaz.
SilYılanlar da diyordu ki, aman benimle işi yok sokulmayayım yamacına. Çok saygılı yaratıklardır kendileri, hiç kişisel alana müdahale etmez, kapı çalar ve açılmasını bekler. açılmazsa kuyruğunu kıstırır gider.
Silbakın burda epeyce güldüm:))
SilE komiik! ‘Yılanlarla işim olmaz.’ Ne beylik laf ama. Onlar sizi iş edinsin de göreyim bakalım hangi gediği gözetip gard alacaksınız?
SilKâr zarar hesabı?! Aşk için mi? Sağlamcı?! Bence hikâyesi bilinmeyen birisi için fazla cesurca.
YanıtlaSilBilemem tabi. Şahmeran’ı sevmediğinize göre, aşkta iç cepte bir hesap taşınıyor diye anlarım ben. Ya da o kadar hesapsızmıştır ki, eteğindeki tüm taşlar dökülmüş, aşka dair tüm hikâyeler anlamdan düşmüştür.
SilCepsiz yaşayan birisine iç cep mesajı, o da güzelmiş.
SilYa ya da demiştim.
Silyaa?
SilYa da o kadar hesapsızmıştır ki, eteğindeki tüm taşlar dökülmüş, aşka dair tüm hikâyeler anlamdan düşmüştür.
SilBen olmayan ya da olması muhtemel dâhi olmayan kurgu/efsane hikâyeleri sevmiyorum. Bana Züleyha'yı anlat, bana Mihriban'ı anlat, bana Mona Roza'yı anlat, ama bana yılan kafalı bir sevgili anlatma.
YanıtlaSilPeki anlatmayayım:)
SilTaktı ya yılan kafaya:)
Yani aşka dair anlatılabilecek herşey tükendi, yılan kafaya olan aşk kaldı.. Dünyada ne kadar saçma inanç varsa Hind'den, Yunan'dan, Mısır'dan, İran'dan çıkması tesadüf değil bence.
SilOff şiştim, vallahi şiştim. Ne inancı yahu, hikâye sadece, gerçeküstü. Mantık-ul Tayr da sevmezsiniz siz o zaman. Bir sürü kuş kaf dağının ardındaki simurg’a ulaşmaya çalışıyor, bakın hele:)
SilGerçek olanı varken, gerçeküstünü neyleyim? Daha mı anlamlı kılıyor aşkı? Simurg Mihriban'ın saçının teline kurban olsun.
SilBir şeye karşı çıkıyorsak kendi kültürel klasiklerimizde de var diye yelkenleri suya indirmeyiz.
SilYahu edebiyat dediğiniz hepsini barındırır. Simurg bambaşka bir hikâye ayrıca.
SilBen mi attım Simurg'u meydâne şimdi?
SilBirgün çekirgenin karıncaya olan aşkını yazacağım, gıcıklık değil mi?
YanıtlaSilAnlatın, ben de yeni bir efsane katarım terkime fena mı?:)
SilDevr-i Süleyman'da çekirgenin biri..
YanıtlaSil... Kafasına vuracak taş aramış, karıncayı bulmuş yolda...
Silbizim dünyalar güzeli yarı sivrisinek yarı kelebek olan karıncamızın baş-ı şerifinden çıkan hâle-i ziyaya öyle meftûn olmuş ki, elindeki ot parçası ile kendi kanatlarını kesmiş.
Siliyi etmiş, daldan dala zıplamazmış bundan sonra:)
SilNeşet baba'nın anlattığı Leyla mı, yılan kafalı mı şimdi?
SilYok burdaki Leylâ o Leylâ,işte size gerçek hikâye, düşün yakasından Şahmerân'ın rica edeceğim:)
Silhttps://nurzelal.blogspot.com/2014/12/sebeb-i-narm.html
Yılan kafanın yakasında ne işim olabilir ki benim? Hikâyenin absürt olmayan yanı yok. Aşk dediğin ateşle temsil edilir, kullanılan hayvana bak, soğuk kanlı yılan. kalbi bile üç parçalı, kanı hep pis dolaşan bir hayvanı aşka tema yapmak? Aman Allah'ım, aşk ağlıyor.
SilŞahmeran halt etmiş burda.
YanıtlaSilBir garip efsane demişim zaten, var mı var. Özneleri geçiniz. Rüyanıza girecek yılanlar, bu düşmanlığa:)
SilYok onlar kuyruklarını kıstırıp başka mekâna gitsinler, kapılar sürmeli burda.
SilOldu söylerim giderler:)
SilSöylediniz mi?
SilHiç işimiz olmaz dediler, ilgilenmiyorlarmış, rahat uyuyun:)
SilBen de yılanla aşk yan yana getirilemez diyorum. Eşyanın tabiatına muhalif. Var mı, var oğlu var hem de.
SilBir de kendilerine ait olmayan temaları bizahmet işgal etmesinler, hangi kılıkla olursa olsun, onu da not düşün.
SilTamam da, yılansız aşk olsun. Serde kürtlük var mı?
Silİnatlık Kürt kanında mı var sadece?
YanıtlaSilYani kabul ediyorsunuz inatçılığı, e bu da birşey. Bir de lazlarda var tabi.
SilYarasalarla yârenlik edene bakınız, sevimsiz yaratıklar. İşte onlardan zinhar efsane filan olmaz:)
SilYarasa yaramasa
SilSiz başka yazılardan feyz alın, yarasın:)
SilDoğruda inat iyidir:)
YanıtlaSilAynı mekânı paylaşmakla ilân-ı aşk aynı olmasa gerek. Bakterilere de ilân-ı aşk etmiyoruz netekim.
YanıtlaSilOf yemin ederim bezdim, aşktan soğudum, yazasım da kalmadı netekim.
SilYılandan enfektedir o soğukluk, netekim:)
YanıtlaSilKesin öyledir kesin. Muhatabım pir û pak, hiiiç dahli yok bu işte. Kaçıncı sigara söndürdüğüm kahve ekstrası. Bir hikâyeci bu kadar da yorulmaz ki efendim, yazıktır.
SilSize bir başlık önereyim:
YanıtlaSil'Entübe Aşklar'
Bence burdan muhteşem bir yazı çıkarırsınız. Çatılabilecek her şey mevcut, bu başlık altında.
Yok sipariş yazı filan. Gidin yarasalarınızla hâlleşin, en entübesinden:)
SilBunca sigarayı kahveyi bana cevap yetiştirmek için içmediniz umarım.
YanıtlaSilYok onunla aramdaki aşktan, çok yakışıyoruz birbirimize:)
SilBaşlık size hediyem olsun. Siz de yazıyı bana hediye edersiniz:)
YanıtlaSilSiz bana bir adres gönderiverin, ben size hediye göndereyim. Yazıyı da yakasına iliştireyim:)
SilYazının başlığı: Yılanların Öcü:)
SilYok ben hediyenin kamuyla paylaşılanını seviyorum:)
SilKamu hazır mı buna işte, sıkıntı orda
Silben neyse de yarasalara yazık be:)
SilBeter olsunlar:)
Sil'Entübe Aşklar'da ısrarcı kamu. Hem amme hizmetini seviyorsunuz, handan öte, handan ziyade:)
SilYok artık amme hizmeti filan. Kapımı mühürledim, ültimatomları çektim, han kapalı artık. ‘Virüs nedeniyle kapalıyız’ tabelaı asılı han kapısında. Bir cinnet her şeyi çözer:)
Silkamu burda sesli güler:)
SilVişne şurubu yerine cinnet şurubu içirseniz müdavimlere?!;
SilYok onu ben içtim, elimde çalı süpürgesi geleni kovalıyorum. Sonra oturup buzlu vişne suyumla ferahlıyorum, mis:)
SilRepertuar bayağı geniş, maşaallah
SilBiz bahanesiyiz yani..Maksat sigarayla sohbet:)
YanıtlaSilElbette, sizi çekiştiriyoruz şimdi, boşver diyor O da böyle biri:))
Sil30 Temmuz 2020 tarih ve 16:30 girişm zamanlı yazınızın başlığı:
YanıtlaSilEntübe Aşklar-I
YanıtlaSilTabi tabi, ordan celladına aşık gibi mi görünüyorum acaba? Ben yazayım siz hicvedin, hadi ya:)
SilYok ona güzelleme yapacağım Vallahi.
YanıtlaSilBen de inandım. Entübe olmayan aşk mı var hem? Hepsi arıza
SilŞahmeran var ya, henüz tüplerle tanışmamış:)
Silİşte buna sesli gülünür:))
SilTüp deyince aklıma Tüpçü Fikret geliyor nedense:)
SilKaç zamandır böyle başlıklı bir yazı hayal ediyorum.. Bunu en iyi siz yazarsınız, kanaatimce.
YanıtlaSilÜslup Mühendisliği ihtisas programım henüz bitmedi, yoksa sizi yormadan adınıza ben yazardım, lâkin henüz mütehassızlığımız kemâle ermedi.
YanıtlaSilBana laf yetiştirirken gayet de akıcı bir üslûbunuz var, kotarırsınız. Hem ne kastettiğinizi de anlamadım tam entübe aşklar derken, hadi birlikte yazalım, bakalım ne çıkacak?:)
SilYapılmışı var, bir şeye benzemiyor
YanıtlaSilŞimdi herkesin uzmanlık alanı farklı. Birisi yazmada ustadır, birisi gıcıklıkta:)
YanıtlaSilÜstelik 'entübe olmayan aşk mı var' diyen ne demek istendiğini gayet iyi anlamıştır.
YanıtlaSilHiç bir şey de kaçmasın. Çeşitli zamanlarda parça parça yazmışımdır zaten. Sadece başlık farklı olacak. Yani aşkın her türlüsü kalemime uğramıştır.
SilKılıf dikme beceriniz de vardır şimdi sizin, on parmakta bin marifet usulü.
YanıtlaSilVar var, ilk mesleğim:)
SilO zaman o parça parça yazılmışları yek bir yazıda toplayın.. Hem dağınıklık giderilmiş olur:)
YanıtlaSilBen dağınıklık seviyorum, salaş bir ruhum var:)
SilHem siz parçaların izini sürün, öyle daha zevkli olacaktır.
Evet ilk mesleğinizde başarılı olduğunuzda şüphe yok..
YanıtlaSilHem gözlerim pek yaşlı, iz sürme yetilerim de zayıfladı..
Bir de yaşlandıkça insan daha bir düzen hastası mı oluyor ne, dağınıklığa pek gelemiyorum.
Yaşlı insanların bu saatte uyumaları lâzım gelir, ne yapacaksınız entübe aşkları. Arıza kalbe zarar hem:)
SilBen şöyle yapayım. Topluca tüm aşk çeşitlerini masaya yatırayım, zaten yolu tüpten geçmeyen yoktur:)
Tamam doktor.
YanıtlaSil