İki yıl boyunca hiç yazmamış olmanız dikkat çekici. Belki de başka bir mahfilde değerlendirdiniz yazılarınızı kim bilir. İlginç ve çarpıcı bir üslubunuz var. Edebiyat çevrelerinde daha çok okunur, daha çok paylaşılır olmanız mümkündü. Böyle bir şeyi denediniz mi? Bazı metinlerinizi sizden izin almadan okur-öğrencilerimle paylaştım. Saklı bir hazine gibi buradakiler. O kadar korkuyorum ki eli kalem tutacak kimse kalmayacak diye, biraz olsun nefeslendim burada.
Evet, iki yıldır yazmıyorum. Kendime sorup da ‘dağınık’ cevaplar aldığım bir soru bu. Sükûnetime ve ruhumdaki dinginliğe bakılırsa kavgadan çıkmış gibiyim. Galiba bu yüzden sorgulamak içimden gelmiyor. “Daha çok okunur olmak...” Evet bazı edebiyat dergilerinde yazılarım çıktı. Talep eden olmadım pek. Malûm, dergilerin ömrü kısa oluyor bazen, macera da kısa sürdü bu yüzden. Talep etmeyişim kibirden değil haşa, korkumdan. Yazılarımın daha okunur olmasının nefsime hoş gelmesi korkusu. Unuturum diye korktum hep ‘benden’ olmadığını. Olmaz demedim zira hayatım boyunca kendime telkinim şuydu: Sınanmadığın iddianın sahibi değilsin, unutma, unutma! Metinleri paylaşmanız mutlu etti beni, teşekkür ederim. Görünür olmak değil ki aslolan. Her şey bir kader üzre; bir kitabın okuruyla buluşması da, bir yazının ehline ulaşması da. Eğer bir soluk penceresi açtıysa ne güzel, vazife îfâ edilmiş demektir.
İki yıl boyunca hiç yazmamış olmanız dikkat çekici. Belki de başka bir mahfilde değerlendirdiniz yazılarınızı kim bilir. İlginç ve çarpıcı bir üslubunuz var. Edebiyat çevrelerinde daha çok okunur, daha çok paylaşılır olmanız mümkündü. Böyle bir şeyi denediniz mi? Bazı metinlerinizi sizden izin almadan okur-öğrencilerimle paylaştım. Saklı bir hazine gibi buradakiler. O kadar korkuyorum ki eli kalem tutacak kimse kalmayacak diye, biraz olsun nefeslendim burada.
YanıtlaSilEvet, iki yıldır yazmıyorum. Kendime sorup da ‘dağınık’ cevaplar aldığım bir soru bu. Sükûnetime ve ruhumdaki dinginliğe bakılırsa kavgadan çıkmış gibiyim. Galiba bu yüzden sorgulamak içimden gelmiyor.
Sil“Daha çok okunur olmak...” Evet bazı edebiyat dergilerinde yazılarım çıktı. Talep eden olmadım pek. Malûm, dergilerin ömrü kısa oluyor bazen, macera da kısa sürdü bu yüzden. Talep etmeyişim kibirden değil haşa, korkumdan. Yazılarımın daha okunur olmasının nefsime hoş gelmesi korkusu. Unuturum diye korktum hep ‘benden’ olmadığını. Olmaz demedim zira hayatım boyunca kendime telkinim şuydu: Sınanmadığın iddianın sahibi değilsin, unutma, unutma!
Metinleri paylaşmanız mutlu etti beni, teşekkür ederim. Görünür olmak değil ki aslolan. Her şey bir kader üzre; bir kitabın okuruyla buluşması da, bir yazının ehline ulaşması da. Eğer bir soluk penceresi açtıysa ne güzel, vazife îfâ edilmiş demektir.