14 Aralık 2019 Cumartesi

Bülbüle feryâd olan ses

-Sebebe ne lüzum var, her elvedanın gözlerinde uzak bir hatıra vardır mutlaka. Dönüşen insan, değişen zaman, karışan akıl, titreyen eller, kabına sığmayan ruh, belirsizliğin koynunda uzun uzun geceler...

İşte sebep, oyna oyalan istediğin kadar. Nasılsa kulak sağırdır, günahkârdır bülbüle feryâd olan ses.
ne diyordu Şeyh Galip:
"Fâriğ olmam eylesen yüz bin cefâ"

Ah o büyük yalan ve müptelâ şairlerin azizliği bize. Aşk alacaklıdır daima aşıklardan. Bu yüzden kederin can yoldaşı bir sevda durur oracıkta. Elle tutulmaz, gözün şehâdeti boşunadır, sıyırır kendini en parlak neonlardan ve düşer kalbine bir fakirin. Ve söyletir, söyletir, nice sonra...
-Ve Usta gelir oturur tahtına kışın... Her şeyi olanın hiç bir şeyini zayi etmediği zamanlardan, hiç bir şeye koca bir ömrü adayan münzevîler aşkına diye başlanır cümleye...
Âh, Usta çözer ilmek ilmek yüreğimizin düğümlerini...
“Garip bülbül gibi feryâdım kaldı”



-Hayatın bu sarsak, arızalı yürüyüşünde içime su serpen, gönlümü genişleten gencecik yürekler biliyorum. Bu, karanlığa öykünen cümlelerimi sağlam bir kalkışmayla parçalıyor, öğütüyor. Gözlerindeki pırıltı kalbimde eski bir türküye denk geliyor, umutlanıyorum. "Allah Nur'unu devam ettirir her koşulda" diyor dizinin dibine çöktüğüm huzur. Amenna diyorum amenna; ne güzeldir bahara uyanmak, inanmak sonsuzluğa... 

2 yorum:

  1. Yazmak, okunmak içindir. 'Feryâdım işitilsin' ister gönlü 'kalem' tutan herkes. Suya yazılan yazı neşredilmez. Menşur her bir kelâm 'bin kârî beni okusun' derdinde olmasa da, kendine meftun bir 'kârî' aşkı ile mündemiçtir. Kelâm ağdalı, süslü, endâmlı olsa da muhatabına muğlak olmamalıdır. Metin şiir gibi aksa da, mânâ karşılıksız kalıyorsa kârî zihin bezer. Lisâna yabancılık lugât ile çözülse de, îmâya yabancılık okur usandırır. İnsan kendi kendine kopuk / bağlantısız konuşmalarının vebâlini okurun idrâkine yük etmemelidir. 'Okur' 'yazar'a borçlu değildir, aşığın maşuğa borçlu olmadığı gibi. Tek alacaklı 'aşk'tır. Neşredileni ketum bırakmak, gölgesinde serinlendiğimiz ağacın köküne kibrit suyu dökmek değil midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Karşımda kendi ‘muamma’ da olsa bir ‘kelâm’ erbâbı ve dikkati hayranlık uyandıracak bir eleştirmen var iken susup çekilmek, hükme razı olup boyun eğmekten başka elimden ne gelir? Aksi ‘gölgesinde serinlediğimiz ağaca’ ihanettir. Kabulümdür...

      Sil