-Bir tek cümle bazen... Ben o cümleyi kurmasaydım kırılır mıydı kadeh ve dağılır mıydı hazinem? Yutkunduğuma saysaydım yüzünde susup, bir sabah daha dilimde türkü olur muydu adın? De ki bilmediğin bir dilde söylenseydi ayrılık baladı, yine de anlar mıydın senden gideni? Bozup yeniden karsaydım o cümleyi, yine yüklemini heybene koyup gider miydin? Ya öyle uzak bir ülke olmasaydı gözlerin, bu denli kararlı olur muydu gidişim? Sayısız cümlenin arasından çekip aldıklarım, işte kaderin ağlarını örenler onlardır ve ne de şımarık bir edayla hatırlatıp dururlar kendilerini zamana.
-"Ben şiir olmaya gidiyorum" diyorum en uygunsuz zamanda. Hani bazen harbiden şiir olup yollara döküldüğüm de oluyor. Eteklerim efil efil, saçlarımda dünden kalma yağmur buğusu ve ah o toprak kokan ayaklarımın kuş hafifliği... Bir Dengbej hikayesinde konaklıyorum, kulaklarımda o çok sevdiğim eski masallar ve efsanelerin- her birine gökteki bir yıldızı yakıştırdığım- kahramanları, eteklerim şiir, saçlarım şiir, toprak şiir... En güzel böyle gidiyorum ben, gerisi hayata dair...
-Bazen harbiden daha fazladır her şey...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder