31 Ağustos 2014 Pazar

Son Olmasa, Zaman da Olmasa...

Kalp uygunsuz bir şiirin uykusunu bölmek için oynaşıp duruyor gölgesiyle. Kâh gurur kasesinden süzülüyor damarlarına aşk kâh pespaye bir göz süzüşle bir ömrün hebası geçiyor kayıtlara. Kalp yaramaz çocukların sığındığı liman sükûnetinde ve ezgisi boğulmuş dumanlı bir dağ heybetinde yakalıyor hayatı zaman zaman.


Sıkılı bir yumruğun izini sürüyorum, göz izi dil sefasına yenildikçe kayboluyorum. Benim yitip gitmelerim olağan, senin kuşdili sevmelerinin yanında. Bir sevdayı kuşanmak diyor şairler, bir sevdayı kuşanmak savaşın ortasında gül devşirmektir kandan. Ne de büyük dağılıyorum böyle şairlerin kuyusuna taş taşırken ben, ne de çocuk oluyorum kırılganlığıma abandıkça dizeler.

Hayat bunun gibi bir şey işte, sen gülümsesen emekleyen kelimelerim azarlanıyor gözlerinde. Koşup sığınmak için yalan bir düşe zamandan çalıyorum, oyuncaklarımın uykusunu bölüyorum, seni alıp bir masal ülkesine hapsediyorum. Nasılsa bir kaç kelimelik hezimet vadediyor gözlerin, ah konuşmasan kalsak böyle diz dize. Son olmasa ve zaman da olmasa, unutsak kendimizi böyle.

Nasılsa içimize yerleştirilmiş bir yumruk sıkılıyor söylendikçe ben. Gitmeye yeteneği olmayan bir yolcu, cebime bir not iliştiriyor. Hayat diyor, ilhamını karanlığından alıyor, gözünü yumdukça sen.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder