Kalp uygunsuz bir şiirin uykusunu bölmek için oynaşıp duruyor gölgesiyle. Kâh gurur kasesinden süzülüyor damarlarına aşk kâh pespaye bir göz süzüşle bir ömrün hebası geçiyor kayıtlara. Kalp yaramaz çocukların sığındığı liman sükûnetinde ve ezgisi boğulmuş dumanlı bir dağ heybetinde yakalıyor hayatı zaman zaman.
31 Ağustos 2014 Pazar
26 Ağustos 2014 Salı
Ey Nâtamam Düş
Hayatın uykusunu bölme, diyor kalbimin yorgun yarısı. hayat; yenilmez savaşçı, senin cilveli yârin, kalburundan sızan kadarına tamah ettiğin...
Kışın bahara yüzünü döndüğü demlerde dahi koyu bir hüzün sarıyor havayı. O büyük Usta söylüyor; ben uzun uzun susuyorum, kalıyor aklım bir türkünün orta yerinde.
"Hesabım kalsın mahşere/elimi yıkar giderim"
24 Ağustos 2014 Pazar
Öyle bir an geldi ki...
Bir rüya...
Günün uçurum sevdası...
Böyle bir sabahtı işte, kırılan kadeh sesinde kendini çoğaltan umut...
9 Ağustos 2014 Cumartesi
Doğduğum Gün
Ömür... Ve "mevsimlerin insana yaptığı fenalıklar"...
Kim bilir şimdi hangi kuytuda satılır haraç mezat hatıralarım?
Kimin susuzluğudur damağımdaki kesik?
7 Ağustos 2014 Perşembe
Şehriyâr Vakti
Taş olmalı kalbimin bir yerinde, çarpmalıyım kendime. Cızırdamalı içimin hüzünleri. Hüzün beynimin düşürdüğü çocuk kalmalı, prematüre ve eksik...
6 Ağustos 2014 Çarşamba
Umudum Cennet'ten
Kaçtığın ne varsa kovaladığının yanında bir hiç...
Sildiğin her fotoğraf, geçmişin süngerine bulaşmış bir iz...
Tuttuğun her saat, bir kez daha yenilmişlik...
Kırdığın tüm potlar, seni var kılan geçmiş...
4 Ağustos 2014 Pazartesi
Ne uzun Giderim, Ne Güzel...
Türkülerle vuruşan Adam, yenilgiyi öğretiyor insana.
Kalbini kalbine yaslayıp gidiyorsun ya, en güzel sen gidiyorsun biliyor alem bunu.
En güzel sana yakışıyor yenilmek, deneyip de...
3 Ağustos 2014 Pazar
Niçin Yazarız?
Yazmak yaşama tutunmanın başka bir yolu mudur?
Ya zihninize üşüşen kelimelerden saraylar inşa edecek, ya bir harabe yaratacaksınız kelimelerinizden.
Ya mevsimler geçecek içinizden; yağmurdu, kardı, bahardı değiştirecek adımlarınızın seyrini. Ya siz geçeceksiniz mevsimsiz düşlere bulanmış kalemin dağıttığı köşelerden.
Her yazının son noktasında kuşlar kadar özgür ve solgun bir yüzün benzinde açan güller gibi şen olacak ruhunuz. Her yazının sırtlandığı yük, size “bir daha hiç olmayacak” dedirtse de, aldanacaksınız bu beyaz yalana. Altı üstü kendinizle oynadığınız masum bir oyun bu.
Kendi Hikâyelerinin Kahramanları Olan Adam'lar
“ (Erdem)-Eee beyler, okudunuz mu birbirinizin hikayesini?
(Rasim ve Ali)-Evet Okuduk.
(Erdem)-Nasıl buldunuz peki?
(Rasim)-Ben Ali’nin hikayesini beğendim. Eğer biraz daha genişletirse roman bile olur o hikaye. Efendim, şu güzel güzel Maraş gününde ilk okurunuz olmakla haşir neşirim.
(Ali)-Ben Rasim’in hikayesini beğenmedim.
(Rasim)-Neden yahu?
(Ali)-Sonunu beğenmedim. Daha etkileyici bir son lazım o hikayeye…”
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)