1 Mart 2011 Salı

Şâirin Güncesinden

Güllerin dilinde demirden sözcükler, dağıtılan geçmişlere dair. Unutulan baharlarda yeşermiş sevdaları sürüklüyor bu dalgın hüznüyle hayat.
Hüzün bağında, acıya kalbedilmiş gül yüzlü çocukların ağıtını yakan bir şair, hep aynı şaşkınlıkla ekliyor kelimelerini acıya... Hayat yüzünü bir çapkın gülüşle gölgeliyor şairin, içli sesinde taşınan umutların kırılışına inat.

Kimliği silinmiş şiirler yakılıyor zamanın öğütülmüş kentlerinde. Dost bir yüzün delişmen ifadesinde yakaladığı umut, ölümü sarmalayan gülüşlerin aydınlığında sürüklüyor hayatı.

Acıyı aşka, aşkı bir deli okyanusa emanet ediyor gün batımlarında. Gurbet türkülerinin içli konuklarına denk düşüyor yolculuklar.
‘’büyük serüvenler,büyük yolculuklarla başlar’’diyor şair, yollara sevdalanıyorlar. Şehre dalgın bulutlardan sahipsiz yarınlar iniyor her gece. Güne kavuşmayı bekleyen her tınısı ayrılığın, telefon tellerine asılı kalıyor bir güz dalgınlığında.
 

Kaldırımların mânidar bakışlarında okunan âşinalığa anlam veremeden, şehri kucaklayan bu ıssızlığı hayra yormak için çocuklar sevimli gülücüklerin rengine boyanıyorlar.

Şair yine de gülümsüyor; her sabah tırmandığı direnç saatlerinde o gri söylenceye .Gökyüzüne bir ağıt gibi yükselen mahzun âbide, ince bir ney sesinin burukluğunu çiziyor durmadan.
En çok burasında hayatın, ilk defa kahrediyor suskunluğuna geçmişin. Bu şehir geçmişini flû bir yalnızlığa dönüştüreli beri, iç bunaltıcı bir dağılmışlığın parçalarında mahzun bir ezgiyi saklıyor gibi kendini ağıda terkediyor.

Azalırken her gün bir parça daha, şiirin dergâhındaki düşlerin serencâmı, sevda çölünün dalgın güllerine umarsızca yaşamak düşüyor. Kanayan gülüşler kadar derin, kaygılı bir tarih düşülüyor günlüğüne şairin:

Unuttuğumuz diyetler ödeniyor
Güzün kanattığı bu şehirde
Sokaklarında acıları depreşiyor
Umarsız çocukların
Dağıtıyoruz hüzünleri apansız
Aşk çıkageliyor koyultulmuş saatlerinde şehrin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder