1 Temmuz 2010 Perşembe

Kızıma Mektup

Gün doğumum,cânımın Cân’ı,hayat gülüşlüm…

Seninle ilk tanıştığımız gün kadarım ben bu hayatta, ilk kalp atışım ve ilk çarpılışım maviye.

Geldin; muştusuna dünya eğildi, bahar çiçekleri nefesinden devşirdi kokularını,masallar kadar pak bir seyirlikti gelişin.

Sen geldin; dünya tazelendi, yüreğim serinledi, yaz güneşi vuslata erdi. Kollarımda bir küçücük cân, bir acemi yürek atışı ve gözlerim bir yağmur vurgunu…

Bir akşamüstüydü ve kalabalıktan sıyrılıp yanıma gelmişti en büyük aşkın.Usulca eğilmişti kulağıma ve fısıldamıştı. “Herşey çok güzel olacak kızım,buradayım korkma”

Korkmamıştım…O yanımdayken ve Yaradana sığınmışken yüreğim, korku yanaşır mıydı yamacıma?

Seni beklerken ne ağırdı zaman ve nasıl da endişeliydim.Ya sen geldiğinde yalan aynı yalan, acı yine fütursuz, karanlığın koynu böyle sıcaksa hala…

Ya kırılırsa bir gün gönül aynan, yaralarsa en beklenmedik zamanda seni bir sevda,ben orada yoksam?

Önceleri ne zordu seni hayata dair kılmak,y üzünü güne çevirmek, seni bir aşka dahil etmek…

Zamana yenildiğin günün ertesinde gülüşünle sarsıldı dünya. Bir büyücü gibiydin, sanırdım ki tüm dünya elindeki âsaya mahkum, ben sürgünü bakışlarının.

Hayat akıp duruyordu ama sen hep keşfe çıkmış bir küçük yürektin,rengine tuvaller yetişmiyordu adeta.Bazen senin gözlerinden bakıyordum dünyaya,ne çok şenleniyordu dünya.En çok sen ağladığında kararıyordu gözüm ve ağrıdığında bir yerin,dağlanıyordu kalbim.

İlk o zaman “sana gelen bana gelsin”nedir bildim. Bir adaklık canım vardı ve bir de sen.Canıma sardığımda seni tamamlanıyordum ben.Gülüşün aydınlık, gülüşün bir mucize dokunuş hayata. O kadar taze bir nefestin ki, soluğum kessin istemezdim saldığın tütsüyü havaya.

Uyuduğunda seyrine doymadan sabaha varırdım. Melekler kanadında gizlerdi seni, dünya senin için dönerdi ve yüreğimdeki tüm bukağılar çözülürdü bir bir.

Öncen nasıldı, yokluğun yazılmış mıydı ve ben ne kadar gecikmiştim sana.

Mucizem;

Seninle büyümek, seni büyütmek kadar sarsıcıydı belki .İlk adımın ilk aşkının yüzü suyu hürmetineydi. İlk seslenişin sevdiceğinin ömrüne ömür, yarasına merhem…

Dizlerin hiç yere değmedi, bir çift sevdalı göz takipteydi sürekli. Küçücük ellerin vardı ve kocaman bir şefkatin emanetinde bahtiyardı. Acemice atardın adımlarını ama korkmazdın hiç.Peşinde gölgesi aşkın dağıtırdı kuşkularını.

Kaybetmeyi küçücük bir yüreğe ilk sığdırışındı ve kederle ilk tanışman.Vefana yıllar şahit, hiç unutmadın..

Elinde resmi, yüreğinde sevdası, bir başka heyecan var atışlarında kalbinin.

Bugün sevdiceğini öğretmeninle tanıştıracaktın…

Arkandan yağmur vurgunu gözlerim,dilimde o şiirden hıçkırık:

Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder