30 Mart 2020 Pazartesi

Ohâl’de Mutfak Mesaisi

Alkış furyasından payıma düşeni peşinen istiyorum, lütfen. Çekirdek ailemin çitlembik üyelerini potansiyel öğütücü olarak görme bahtsızlığı bir yana, mutfak aşkımla başım fena halde dertte. Gün 24 saat değil sanki, ya da görünmez bir güç sakız gibi uzatıyor her saati. 

28 Mart 2020 Cumartesi

Vaktidir

Yavaş yavaş akşam çöküyor şehrime, 
göğümde bulut, hava erkenden kararmaya meyyâl. 
Balkonumdan yemyeşil ormana bakıp içimizdeki endişeye nazire yapan
Sükûnetine çarpıyorum. 
Ah diyorum ah! Şirâzi az bile demiş, binbir endişe...
Akşam kahvesi ve dumanı dağıtan serinlik
Ve elbette şarkısı günün. 
Ve aşk!
Ki savunmasızlığım benim, benzemezliğim!...

27 Mart 2020 Cuma

Eve Dön!

“Eve dön! Şarkıya dön! Kalbine dön!”
Sür-git meşguliyetlerimiz arasında sık sık tekrarladığım bir dizeydi. Oysa kimine göre dışarda gürül gürül akan bir hayat vardı ve o hayatın hücrelerinde yeniden, hep yeniden doğan güneş. Durmak düşünmek demekti oysa, durmak durulmak, soluklanmak ve her solukta sorgulamak demekti.

24 Mart 2020 Salı

Yeni Dünya Düzeni


Gözle görülmeyen bir etken gözle görülür bir değişimin düğmesine bastı. Henüz hayatta kalmakla uğraşıyorken farkında olmadığımız ama puslu hava dağıldıktan sonra ortaya çıkacak bir devrim bu, hem de insan elinin değmediği bir devrim. Dünya, insanı hasta eden virüs sayesinde kendini onarmaya başladı bile. Hava kirliliği büyük ölçüde azaldı, sınıflar arası fark sıfırlandı, dokunulmazlık zırhı doğal seleksiyonla ortadan kalktı, ihtiyaç listeleri boyut değiştirdi, birlikte yaşamanın dinamikleri mecburi bir revizyona uğradı, global dünyanın sırr’ı döküldü ve neon ışıkları söndüğünde küçülen dünya insanlığa dar geldi vs. vs.

22 Mart 2020 Pazar

Mutlak

Tecrit, açlık korkusu, yoksunluk, sevdiklerinden ayrı kalma, korku, demir parmaklıklar olmadan mahpusluk duygusu...
Dünyanın ötelenmiş, yok sayılmış, banane denmiş bütün mazlumları adına 2020 ben buradayım dedi. Buradayım ve umursamazlığınızın altını kara kalemle çizmeye geldim. 
Arkamda bir ordu var; Gazze’deki çocuk, uygurlu yaşlı amca, Sevdiğini arkasında bırakmış Suriye’li anne, Afrika’nın açlıktan ölen çocukları, susuzluktan dudağı çatlamış kadınları, kısacası dünyanın tüm mazlumları adına bir küçük virüs süpürüyor izlerinizi sokaklardan. 
Nasıl bir duygu karşı kıyıda olmak, 3. şahsın şiirini okumak? ‘Hepimiz zenciyiz’ artık, hep öyleydik aslında. Güç sandığımız kumdan kalemiz devrildiğinde inandık ‘mutlak’olanın “Mutlak” olduğuna. Sahi inandık mı?!!!