21 Ekim 2015 Çarşamba

Ne yaparsan...

Bir uzun yol otobüsünün camına düşürüp başını dinle, ne yapsan soluktur hayatın renkleri.
Uzak köylerin aşina ışıkları, tekerleğin asfaltta bıraktığı koku ve senin kuşkulu bakan gözlerin... Ve kalanlar, kalanlar...

Bak gece haset bir sevgili gibi, düşlerin kucağından apartıp alıyor seni. Geceye dirensen camdaki aksin küçük oyunlar oynuyor seninle. Kâh sevgiliye benziyor küskün gözleri, kâh kocaman boşluklardan bir yol çiziyor kendine ve yalnız bırakıyor gölgeni.

19 Ekim 2015 Pazartesi

Şair'in Fanusu

-Televizyon dizilerindeki gençlik imajı yerle yeksan. Kötülüğün en katışıksız haliyle damarlarına sızdığı senaryoları yazan eller, bu dünyada sığacak cep üzerine bastırılacak yürek bulabiliyorlar mıdır kendilerine? Merak ediyorum. Kız-erkek ilişkilerindeki pespayelik ve "elde etme metodları" üzerine master seviyesindeki entrika çalışmaları dudak uçuklatıyor. İletişim araçlarının zihin kontrolündeki payını düşündükçe kalp sıkışıklığı yaşamamak elde değil. Kocaman nutuklar atıyoruz ya, geleceğimizi emanet edeceğimiz nesle neşideler düzüyoruz hani ve bunu yaparken tvlerden akan irini görmezden gelmek gibi bir gaflete nasıl da yüzsüzce yol veriyoruz. İşte haftalardır mercek altına aldığım tv dizilerinden kazancım: Umut mu? "Geç bunları anam babam geç bunları"

-"Durma dağıt kuşkunu, bana aldırma
Gizlice boğazlarım bir kuytuda göçerliğimi"

14 Ekim 2015 Çarşamba

Orda kimse yoktu aslında


-Günü kurtar dostum, günü kurtar. Avuçlarından kayıp giden hanende misafir, "bir gün" umuduna bahaneler sunan sen istemesen de akıp gidiyor. Şarkılardan fal tuttun, ilk onların pençesi yakaladı seni. Oysa uydurulmuştu hepsi, bir acının paramparça haline hangi kelimeleri sığdırabilir insan, nasıl atladın bu saf gerçeği? Bütün cümlelerin ezberimde, yorma kendini. Bu oyunda kazanan da kaybeden de sırlı kitapta gizli. Aşikâr olan sustuğun yerden başlayacak hikayen bu defa sapasağlam. Ama bir izin vermiyorsun ki rüzgâr konuşsun, bulut yağsın, altında ıslanan saçlarımız hayatla buluşsun. Kulaklarım uğulduyor sen konuştukça, kelimelerinin kalbimin çeperini sarsmıyor, çarpıp kendine varıyor. Şimdi ben burada, çırılçıplak bir acının bağrında, kime ne söylüyorum ki?

8 Ekim 2015 Perşembe

Son Bakış

Son defa... Hatırlanan son gülüş, kalbe mührünü vuran son gülümseyiş, son söz, son bakış...
Gücün yetiyorsa iyimser bir anı bırak giderken. Ardında bıraktığın nedir, karanlık bir gecede sarf ettiğin sevimsiz birkaç soğuk cümle ve dağıttığın suretin aynalarda?...

7 Ekim 2015 Çarşamba

Şehriyâr ve Dost


Şehriyârdı, yedi tepesinden ses verirdi hüzün kuşları. Martıların ağlayışında tutunurdum vapurun soğuk demirlerine ve deniz kanıma girerdi bütün cilvesini giyinerek...