27 Ağustos 2015 Perşembe

Gölgedeki İz

-Karanlığın sırıtkan bir edayla şiirine nazire yaptığı bir anda; ansızın kalbine vuran bir cümle, bir kelime, bir serseri hece ve hatta bir dudak mesafesi sessizlik bile değildir yeterince...

Küllerine sonsuzluk bahşedilmiş bir çift kanat edinmen için yollarında pusu kurmuş beklemektedir aşk, kaçsan da şiirdir artık geri dönsen de...




-Bazen soğuk bir taşa alnını yaslayan "çocuk" oluveririz ya, benzemez hiç kimseye hikâyemiz...
Bazen sızarız kendi içimizden baharı da öteleyip hazanın en soluksuzuna...
Avutmaz en şekerinden bayram bile ve haylazlık sonrası nefes nefeseliğimiz...
Sadece göğümüzden bize göz kırpan yıldızlar ve yalnızlığımız...
Üşümek yazgımız olur ya, apansız...
İşte o zamanlarda "içimdeki çocuk" için bir düş kurar ve ona en sevdiği şarkıyı söylerim.

-Mevsimler dönecek biliyorum, güz renginin hayatı yorduğu uzun uzun geceler yarılacak bir bir. Soluğu kesilecek sevmelerin kimi gün ama umut pencere pervazlarında daha bir sağlam karşılayacak baharı...

-"Kaybedenler"i yazmıştım bir zamanlar, kayıplıklarına övgüler yağdıranları... Dip edebiyatı yapıp da şişenin dibinde ömrü çürütmeyi marifet sayanları... Nerdeler şimdi? Bilmiyorum. Bazen ışık hızından az yavaş çarpıp dururum birilerine ve gölgede belli belirsiz bir iz kalır geriye. Sonra bir "amaaan" savururum ki, değmeyin keyfime...

-"görmemiştir hiç bir yürek
hiç bir gütenberg dizmemiştir
sözlük dışı kelamın kurşunu ezdiğini
ve beni çıldırtan güzelin zulümle gezdiğini
hiç bir odak sezmemiştir
hiç bir dudak çözmemiştir"


1 yorum:

  1. Dili bir kâğıt parçasına benzetir Saussure. Ön yüzü düşüncedir o kâğıdın, arka yüzü ses… Bir yüzünü kesmeden diğer yüzünü kesemezsiniz. Düşünceden sesi, sesten düşünceyi ayıramazsınız bu yüzden…
    Ses,söz, duygu ve düşünceler harmonisi adeta dizeleriniz...

    YanıtlaSil