Bir kapı çarpıyor, ardındaki ses boğuluyor şiddetinden.
Bir bulut çöküyor ansızın, mevsimler sapıyor güzergahından, kalbim...
Umut yakışıklı bir kavram, lakin durmuyor üstünde hayatın, yama tutmuyor.
Sürekli zorluyoruz geçeni; bir halt varmış gibi.
Eğrilerin üstünden atlasak bir sonraki doğru yamultuyor hikayemizi.
Hani hangi çeşmenin suyuna değse abdestimiz, bozuyor kendini sonunda.
Gülüyorum kendime kendim, sesim ürkütüyor kuşları, uçuşuyorlar.
Rüyalarımda renkler uçuşuyor, gökyüzü ıslık çalıyor gecenin koynunda.
Rüknettin'i kehanetlerine yenilerini eklerken yakalıyorum.
Kaçıyor Rüknettin, kaleminde hep taze bitmiş mürekkep.
Gözlerim mi o? Bir gölgeye takılmış seğiriyor, tedirgin.
Var git yoluna hikayeci, şaşırtma kalbimi.
Bak alıştım gün doğarken açmaya gözümü, yummaya kaderimi.
Bak; senin ışığından güneşe yol gitmez oldu hazır,
ilhamımın ilmekleri kaçmış birer birer,
deli çıkmazsam sabaha iyi...
Var git yoluna...
Bak ben akıllılar ülkesinde kalakalmışım,
kendimle, rüzgârından içime düşen yaprak hafifliğinde,
Bir o yana bir bu yana dağılmışım.
Git dedimse bildiğimden değil,
sevdiğimdendir işte...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder