27 Kasım 2012 Salı

Silgi

Zaman en eski hatıraların külünü eşeliyor.
"kafamın içinde bir silgi var İskender, ilk yakındaki hatıralardan başlıyor silmeye" diyor Leyla. 

Panikle dönüp ilk hangi bohçanın düğümünde kalmış aklım ona bakıyorum. Sahi unutmak nasıl bir şey; en sevdiğini, sevmediğini, nefretini, kızgınlıklarını, kırılan bir vazoyu, yırtılan bir resmi, düşürülen bir yüzü, omuzunda ağlanan bir dostu, hatırasına dünyanın bağışlandığı bir çift gözü, ilk kalp atışını, son terkedişi...

Sahi, unutmak yabancılamak değil midir; kendinden sonra herşeyi...
Bir tek çocukluk anıları kalsa insana en uzak, en yakın hatırlanan. Gülüşen, neşeli, kaygısız, serseri...
Onların omuzuna yaslanıp bir sonraki saklanbaçın düşünü kursak... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder