Öyle nam sahibi ki sabah rüzgarı gibi merhamet artırıp saçar, öyle selam ki gönül kapan şeker dudaklıların kavuşması gibi, öyle dualar ki aşıkların avazı gibi yanık, öyle övgüler ki deruni arzuların ve kalbin meyillerinin sözleri gibi ateşi şulelendirir
(Hürrem'den Kanuni'ye...)
Hazret-i Sultanum
Yüzümü yere koyup mutluluk sığınağı ayağınızın toprağını öptükten sonra, benim devletimin güneşi ve saadetimin sermayesi sultanım, eğer bu ayrılık ateşine yanmış, ciğeri kebap, sinesi harap, gözleri yaş dolu, gecesi gündüzü belirsiz olan, hasret deryasına gar biçare, aşkınız ile müptela, Ferhat ile Mecnun'dan beter şeyda kölenizi sorarsanız; ne zamandır ki sultanımdan ayrıyım, bülbül gibi ah u feryadım dinmeyip ayrılığınızdan dolayı öyle bir halim var ki Allah kafir olan kullarına dahi vermesin
(Hürrem'den Kanuni'ye...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder