17 Temmuz 2010 Cumartesi

Selma'nın Gözleri ve "Yol" Hikayeleri

Cama düşürdüğünüzde başınızı aksiniz başka biri gibidir ve söyleşir sizinle en tanıdık,en yabancı sesinizle. Zengin düş evlerinde, "herkesin birbirine kardeş olduğu"düşler görürsünüz ve gerçekmiş gibi gelir,ya da hayalmiş gibi.


Hiç bir zaman emin olamazsınız az önce size gülümseyen "Selma"nın gözleri midir,yoksa bir düş yanılsaması mı?

Şehirlerden geçersiniz,kendi halinde nefes alan kasabalardan.Geceleri dağ köylerinin ışıkları sizi hikayelerin kuyusuna salar.Sırf bundan gece inanılmaz bir gerekçedir uzun yolculuklar için.

Herşeyden Fazla

Kavuşma figürüne mâni hiçbir sebep yok,öyle mi?


Leyla bir adım uzağında,elini uzatsan tutuverecekmişsin gibi.Aşk başından itibaren bir yaranın durmadan kanırtılması oysa.Gözyaşının mutluluğa göz kırpan tarafı bunun mirası mıdır ki?

Yeryüzü yeterince değil,dünya bu ağırlığı misafir edecek kadar olgunlaşmadı daha,insanların yarenliği menzilinden çıkartandır hikayeleri…

4 Temmuz 2010 Pazar

Yoluna...



Ey Hayat !

Cesaretimi senin dergâhında büyüttüm ben.
Dizelerime yol veren sensin ve gülüşlerime ket vuran.
Hazan dedin,mevsimlerden düşmeyi öğrendim.
Nevbahar kadar uzak durdum çiçeklere.
Sararmış bir yapraktan daha güzel kim düşebildi ki toprağıma bugüne kadar?
Kim böyle sade bir törenle beni kendine aşık etti?

O düşerken sen eskidin ve ben buna hıçkırık dedim.

1 Temmuz 2010 Perşembe

Kızıma Mektup

Gün doğumum,cânımın Cân’ı,hayat gülüşlüm…

Seninle ilk tanıştığımız gün kadarım ben bu hayatta, ilk kalp atışım ve ilk çarpılışım maviye.

Geldin; muştusuna dünya eğildi, bahar çiçekleri nefesinden devşirdi kokularını,masallar kadar pak bir seyirlikti gelişin.

Sen geldin; dünya tazelendi, yüreğim serinledi, yaz güneşi vuslata erdi. Kollarımda bir küçücük cân, bir acemi yürek atışı ve gözlerim bir yağmur vurgunu…