Bir 6 Şubat gecesi başladı annemin hikayesine bir son yazmak için eline kalemi alışı. Hep merak ederdi o 'son'u ve bizim de etmemizi isterdi ki gündemin merkezinde olmak ne kadar da tutkunu olduğuydu, böyle zamanlarda yüzündeki gülümsemeyi resmetmek mümkün olsaydı Abidin'in hiç zorlanmayacağı kesindi.
O zemheri gecesi nihayet sırtımızda indirdiğimizde O'nu, çok geçmez döneriz diyordu, döneriz. Evinde vakit geçirmekten, bizi etrafına toplamaktan sonsuz haz duyan kadının gözünün feri ilk o gece sönmeye durdu, uzun bir ayrılığın ilmekleri örülürken.
Sonrası... Sonrası üşüten ve uzadıkça daha da kesifleşen bir koyu keder. Sonrası hangi tarafımızı beslemişsek oradan derinleşmesi insan-mahluk- tarafımızın. Saklamak imkansızdı, saklanmak gereksizdi, apaçık ortadaydık işte kelimenin tam anlamıyla.
Annem hiç kalmamıştı arafta böyle, bilmezdi çaresizliği. Bir evi var mıydı, duruyor muydu sığınağı yerinde, dönebilecek miydik, oturacak mıydı her şey yine yerli yerine? Cevabını bilmediğimiz sorular sorup durdu gecelerce. Bu defa bilmediğimiz yerden gelmişti, boğazımızdaki düğümler ancak kendimize kadardı, yetemiyorduk bu denli bilinmezliğe.
Bu cevabın peşine düşmek gerekti, düştüm. Kedimi evde bırakmıştım, bir hırsız gibi girdim evimize. Böylesi bir yabancılayış nasıl anlatılır, dil nasıl döner o güne kadar yuva kıldığımız evimizin buz gibi bir yalnızlığa gömüldüğünü tarife? Yavrumun saklandığı köşede inleyişini, tüm yalvarmalarıma rağmen sığındığı kuytudan çıkmayışını, Yeniden bir sarsıntıyla canımın parçasını bırakıp terk edişimi... Sızı...
Hikayeler geldi peşi sıra, dört bir tarafımız kayıplarla doldu. Gömüldüğümüz çaresizlikten sıyrılmak ve yaraları sarmak kararına tutunmak tek çıkış biletimizdi o kaostan. Ne kadarsak o kadarıyla uzandık hikayelere; acıydı, zordu, zaman zaman dayanılmazdı da. Yeniden hatırladık, kaldırabildiklerimiz ne çokmuş.
Haftalar sonra döndük evimize nihayet. Annem bütün odaları dolaştı, gözündeki yaşları gizlemeye çalışarak. Ah dedim içimden ah, kendinden başka kimseye inanmayan bu bitkin ve yorgun kadına anlatamadık onca zaman evimizin sapasağlam ayakta kaldığını. O günden sonra bir daha aynı olmadık hiçbirimiz, annem almıştı kalemi eline bir defa, inatçıydı bilirdik, ölmeye yatmıştı.
Günler geçtikçe kapandı içine, yavaş yavaş unutmayı seçti geçmişi. Aylar sonra gün doğumunda terk etti bizi. Tam da istediği gibi; bütün çocukları ve torunları başındayken, eli elimdeyken, çektiği acılar son buldu bir cuma sabahı, tam da istediği gibi.
O gitti; evin her köşesinde sesi, nefesi...
Başınız sağ olsun.. Allah rahmet eylesin ve mekanını cennet eylesin.
YanıtlaSilAmin.Çok teşekkür ederim.
Sil