31 Ekim 2014 Cuma

Şehr-i İstanbul

Yağmur sonrası olsun,isterse zifiri...Özlemek ağır geliyor artık Şehr-i İstanbul seni...



25 Ekim 2014 Cumartesi

Tül Rengi Suskularımıza

Bütün renklerinden sıyırdın tenimi madem
Kınından çıkardığın gözlerin nerede
Bir isyan bir kalkışma dört bir yanım
Ne zaman sağılır öfke
Nasıl durulurum bu rüzgar, bu elinin tersi
bu senin gel-git aklın
aşkın

24 Ekim 2014 Cuma

Ayna Tuttum

Hani bazen beklenmedik bir taş düşer suya ve sırtını dönüp gitmek istersin uzaklara. Sanki kalsan o suyun kenarında, sanki biraz derin dalsan halkalara büyüyecekmiş gibi içindeki... Oysa taş suya değdiği andan beri yitirmiştir belleğini, bilirsin ama yine de gitmek istersin, gidildikçe büyüyen dalgalara inat...
..........
Ey dağlara yaslanmış suret-im-, de bana
eğer "sudaki aksin" olsaydı yaralara melhem, 
gidilir miydi bütün adreslerden,
vaz geçilir miydi şiirinden?
..........

23 Ekim 2014 Perşembe

"Bu dünya vahşidir bebeğim"

Sen düşlerin sarnıcında toz pembe hayaller büyütürken de dönüyor dünya unutma!
Dışarıda hayat bin bir şekle bürünürken ve zamanın elleri kalbini burkarken de...
Büyümek için bütün deliller elde, sen hâlâ nasıl çocuksun böyle?

5 Ekim 2014 Pazar

Yolun Hatrına


Yanında yürüyen gölgen ve nefesinde taşıdığın yakîn sıcaklık sana bir şeyler anlatmalı. uzun bir yolun yorgunluğuna dayanacak kadar dirençli değil ayaklarımız. Bu yüzden bizi garip bir şekilde buluşturan ve o handa konaklatan mucizenin buruk tadı yanıltmamalı seni. Dinle sesini geçenin, ne fısıldıyor kulaklarına? Hangi susmak fiili eşiklerden bir bir atlayan uykuların müjdecisiydi?