23 Mayıs 2011 Pazartesi

Mektubumda can burgusu

Canum Paresi Sultanum

Öyle nam sahibi ki sabah rüzgarı gibi merhamet artırıp saçar, öyle selam ki gönül kapan şeker dudaklıların kavuşması gibi, öyle dualar ki aşıkların avazı gibi yanık, öyle övgüler ki deruni arzuların ve kalbin meyillerinin sözleri gibi ateşi şulelendirir
( ) Benim Yusuf yüzlüm, şeker sözlüm, latif, nazenin sultanım, Allah dergahına yüzüm süpürge kılıp bir derecede niyaz ederim ki; sizi benden ömren ayırmak sözü haram olsun, mübarek yüzünüzü yine tez zamanda bana göstere Eğer denizler mürekkep, ağaçlar kalem olsa dahi bu ayrılığın açıklamasını yazabilirler mi? ( ) Benim sultanım, 'Eğer yazımı okumuş olsaydın daha çok hasretler yazardın' demişsiniz Şimdi benim sultanım, bu kadar yeter, canıma tesir ziyade oldu
(Hürrem'den Kanuni'ye...)

6 Mayıs 2011 Cuma

İsmet Özel’e Açık ve Net Mektup



(ilk ve son serzeniş olsun diye,öylesine…)

Bunu bize neden yapıyorsunuz? Aptalca serzenişler deyin, algıda sürüngenlerdensiniz deyin,
çemberin dışında kalan mutsuz çoğunluktansınız deyin...
Ne derseniz deyin ki kalbimde bir köşede yer bulsun kendine aymazlığım. Rahat bir nefes alayım, yok canımlarla dimağımı tokatlamaktan vazgeçeyim nihayet; solayım, kuruyayım, hafızamın çarkını havaya uçurayım, durayım, düşüneyim, eskisi gibi çökeyim olduğum yere. Yeter ki bana Erbain'in dehlizlerinden bir haber uçurun.

3 Mayıs 2011 Salı

Hani bahar senden bana kârdı


Çöl uzuyor, vahanın kolları saramıyor hecelerin veznini.
 O kadar ahenksiz ki herşey, o kadar hani.

 İçimden gelmiyor demiştin ya,
içime gelmiyor bir kuşun bahara ötüşü
ve sırnaşık çiçeklerin aygın kokusu durup dururken.