27 Temmuz 2016 Çarşamba

Dalga Boyu Hüzzam



Himmetinden aldım cesaretimi, kalbimin şaha kalkmış hüznüne değil kahrım.Yıkıntılar arasında, bir yarın kenarında, bir hecenin dumanında gelirsin de aklıma…
Yamacımda duran bu nâme kime yazılmış? Mazrufuna iliştirilen dem kimden bulaşmış? Bu öfke hangi cengin artığı?

Biliyor musun? Sen gelince aklıma, düşüveriyor yüzü günün, zırhını sıyırıyor mavi bir bir. Sen düşünce gökten sarnıcıma, tutup sineme basıyorum şimal yıldızını.Yeni bir güzergâha bileniyor hikayem.

Ruhum”diyor uzakta bir münzevî, kamaşıyor gözlerim. Dilim lâl, şiirim süfli, aynam kayıp…

En son bir limandı ve yağmur gözlerime kalkandı.
En son sen ufuktun ve kalbim yorulmuştu kıyıya çarpa çarpa.

Bülbülüm altın kafeste”yârim, sarayının duvarlarındadır hâlâ resmi.Yüreğinin kafesinden azad etme onu, bu azatlık câna nihayettir. Senin gözlerin yaslı bir kış sonrası segâhtır bahara. Bunun için sen yokken bütün renkler soluk, cümleler devrik, dert mevsimidir.

İşte şerh düşüyorum yokluğuna, kadrime bir paye indir. Çatma kaşlarını öyle ulu orta, bilmez misin seyrine dalga boyu hüzzam gerektir.

Nâzındandır fahrim,
aklım emanettir nûruna.

Yârim demiyorum ki sana. Bir badeden süzülensin içime, zehrine de balına da talibim. Sanma çekilendir muhabbetin, koyma beni dikenlerin insafına. Dermânını hangi şişeye sorsam yüz çevirir, zül olur zülfünün değdiği yere şifa.

Heyhat !
Aşk bizden önce kavuştu baharına.

Bağrımda saklı bir deli rüzgardın; bir gece ağlarken, bir kanat kırılırken, bir deniz köpürürken öfkeyle. Ellerimdedir kokusu reyhanının, dün gibi…

Ne vakit bana seni sorsalar, gölgelenir yüzüm. Hüznüm Ferhad’ın gürzünde parça parça. Çok yollar aştım, çok ayna kırdım, eskittim gide gele bende kalanları. Çilesinden yüz çevirmedim, cefasına boyun eğmedim senden gelenin.

Dilimde ne Mecnun ne Leylâ,
seyrimde ne vuslat ne hasret…
Kaydı düşülmesin diye,
ne sen,ne ben…
Dem…

40 yorum:

  1. 'Sonra belki çay içeriz.
    Şansımız varsa yağmur da yağar.'

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazı kelimelerin kendisi bile güzel..Hüzzam, mâhur, segâh,.. Mânâsını bilmeden bile insan müzik âhengi yakalıyor kelimelerden. Bir de bunları güzel kullanan çıktı mı, üstümüze yağmur yağıyor kırkikindi makamında.

      Sil
    2. Mânâ içre mânâ olunca her biri, akıyor kelimeler su gibi. Bir solukta başlanıp bitirilenlerden. Benim için özel yazılardan biridir. Hani ne yaparsanız yapın ilk andaki ilk duyguya dönemezsiniz ya, güzeldir böylesi.

      Sil
  2. 'Biliyor musun? Sen gelince aklıma, düşüveriyor yüzü günün, zırhını sıyırıyor mavi bir bir. Sen düşünce gökten sarnıcıma, tutup sineme basıyorum şimal yıldızını.Yeni bir güzergâha bileniyor hikayem.' Bu cümleler Roma yaktırır idrak edebilene.. Ama Mona Roza muhatabı gibi bahtsızlar da var alemde..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Var var, çoğu da nasibini böyle alıyor. Ne güzel anlatmış derdini, coşkusunu oysa yazar. Kendine atfettiği güce bakınız, şimal yıldızı bile eğiliyor endâzesine kelâmın. Bir çırpıda yıkıp yeniden inşa edecek kadar, yeryüzündeki bütün virâneleri…

      Sil
  3. "sen yokken bütün renkler soluk, cümleler devrik", "Dilim lâl, şiirim süfli, aynam kayıp".. metinden rastgele parçalar seçip alt alta koysak, zamanın ruhuna uygun bir Mona Roza hülâsası çıkar.. ve siz ümmîleşmekten bahsedip okur 'maktul'ü olmaya hevesleniyorsunuz zannımca.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunun üstüne daha ne yazabilirim ki, yeniden ve hangi makam karşılar o duyguyu?

      Sil
  4. Muhayyer Kürdî..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çıta epey yüksek tutulmuş:)

      Sil
    2. Aslında kalıplara girip, olduğundan fazlaca küçülmeyi siz tercih ediyorsunuz. Vurduğunuz kanunun telleri biz fukara da kıyısından köşesinden biraz musikîden nasiplensin diye o dar(almış) makam kalıplarına giriveriyor. Daha bir üst perde lâzım aslında, heyhât ki bizim idrakimizi aşar orası.

      Sil
    3. Estağfirullah! Benim çapımı da aşar işaret ettiğiniz perde. Aşsın da zaten, nefis bu kadarına ancak terbiyeye teslim.

      Sil
  5. Muhayyer Kürdî'yi bir kalıba sokan bestekârın ufku ve aşkı ne kadar fazla olabilir ki şu satırların sahibinden?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ‘Bir kızıl goncaya benzer dudağın’ eserini besteleyen sanatkârın aşkına ve ufkuna sahip olabilmek için bütün yazılarımı yakardım inanın, hem de gözümü kırpmadan. Hem de bir tek eser uğruna.

      Sil
    2. o sanatkâr 'taşranın rengi gözlerim'i okusa 'lâl' olur kalırdı belki, kimbilir?

      Sil
    3. Ben de mutluluktan ruhumu teslim ederdim herhalde:)

      Sil
    4. siz müziği başka türlü okuyorsunuz, ama ritmin o kadar içindesiniz ki icra ettiğiniz şeyin farkına varmıyorsunuz. "ol mâhîler ki deryâ içredirler de deryâyı bilmezler." sözüne iltica ediyorum.

      Sil
    5. Kişi kendinde olmayana heves edermiş ya, bendeki de bu heves. Ressam olmayı çok istemişimdir, içimde ukdedir. Lâkin çöp adam bile isyan eder çizgim karşısında:)
      Yazmak nefes almak kadar elzem olunca o son noktanın huzuru dünyaya bedel oluyor haliyle.

      Sil
    6. Hangi ressam o taşralı gözlerin sahibini bu kadar güzel resmedebilir ki? Hangi bestekâr hangi makam kalıbına sığdırabilir ordaki hüznü? Hangi usta daha keskin bir hançer imâl edebilir o sözlerden?

      Sil
    7. Öyle demeyin! Hangi ses kulağa böyle bir lütfu bahşeder?:
      https://youtu.be/Cr6SAEYv_zo

      Sil
  6. Ara Güler'e sormuşlar: "Neyi nasıl bir fotoğraf karesine sığdırmak isterdiniz? İçinizde kalan ukde nedir?"

    YanıtlaSil
  7. Ağır ağır odasına gitmiş.. Çekmecesini açmış ve oradan bir kağıt çıkarmış.

    YanıtlaSil
  8. Matbû bir kâğıtmış bu ve soruyu soran şahsa "cevabım bu yazıda" deyivermiş.

    YanıtlaSil
  9. Yazıyı okuyanlar ne kadar lüzumsuz bir soru sorduklarını anlamışlar.

    YanıtlaSil
  10. "Böyle bir yazıyı evvel ömrümde okumuş olsa idim, elime fotoğraf makinası almaya haya ederdim." demiş.

    YanıtlaSil
  11. Yazıyı merak ettim şimdi. İlk anda bende boş bir kağıt olduğu hissi uyandı nedense.
    Cevap muazzam, bunun için Ara Güler. Fotoğraf sanatının da bir deryâ olduğu ve bir deklanşörden ibaret olmadığının vücut bulmuş hâli.

    YanıtlaSil
  12. Yazı size oldukça tanıdıktır. Yarına kadar bulursunuz hangi yazı olduğunu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Köşeli jeton daha yeni düştü, e ama ben sazan gibi inandım da bir de ihtimaller üretiyorum:)

      Sil
  13. Ürettiğiniz ihtimaller nelerdi? Belki birisi onlardan birisidir.

    YanıtlaSil
  14. ‘Ara Güler’in hiç böyle bir ukdesi yokmuş ki zaten bu soru ona hiç sorulmamış’ mesela

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok emin olmayın bundan bence. Kendisini tanıyanlar olabilir, bunlardan birisi ona bir yazı takdim etmiş olabilir, o yazı onu çarpmış olabilir. Dünyada gayr-ı kabil görünen ihtimallerin gerçekleştiğine çokça şahit oldum.

      Sil
    2. Ara Güler gibi bir duayen bir yazıya büyün resimlerini yakmış ve bu yazı magazinseverler tarafından yayılmamış, sır gibi saklanmış olabilir tabi. Tabi tabi olabilir.

      Sil
    3. Hiçliğe aday birisi olmama rağmen, farz-ı muhâl büyük bir sanatkâr olsam ve birisi bana âhir ömrümde Mona Roza'yı getirse ve ben ilk defa onu okumuş olsam, belki benzer bir tepki verebilirdim. Bu başka bir çarpıcı eser de olabilir, mesela 'Taşranın Rengi Gözlerim' gibi okuduğunda bir tarafını çarpan, yakan, sizi oturduğunuz yerde uzun bir zaman hareketsiz bırakan bir yazı da olabilir.

      Sil
    4. O kadar iddialı olmayın, bunu yapanı duymadım şimdiye kadar.

      Sil
    5. Ara Güler fotoğraflarını toplatıp yakmıyor sonuçta.

      Sil
    6. "'Bir kızıl goncaya benzer dudağın' şarkısının bestekârının aşkına ve ufkuna sahip olsam herşeyimi yakardım." diyen siz mi bunu söylüyor?

      Sil
    7. bir yemin içebilir misiniz?

      Sil
    8. O başka! Sahip olsa idim, dedim. O’nun için demedim. Dinlerken yazabiliyorum da:)

      Sil
    9. Rastgele yemin içmem, su içerim.

      Sil
  15. bu arada siz yeminleri 'içer' misiniz?

    YanıtlaSil