10 Aralık 2015 Perşembe

Sen Bile...

Şimdi içim açsam sana ve desem ki, dağlar kadar birikti hayat heybemde. Yol bittiğinde teker teker döküldü izini sürdüklerim, iz bıraktıklarım... Bakma böyle sustuğuma, kilidi paslı bir mahzene hapsolmuştur kelimelerim. Desem ki, garip bir alışkanlıktır yalnızlık dediğin, kaprisli mağrur bir sevgili...

Kendine kapanıyor gece ve gün bir fazla doğuyor penceremden odama selamınla. Geçeceksin bir gün kapımın önünden biliyorum, rüzgârından uçuşacak dört bir yana pervazdaki kuşlar, kimse bilmeyecek kimse, sen bile...

Geçeceksin ve kendine kıvrılacak yol. Zahmetsiz bir acı serilecek yollarına, kedersiz... Yüreğinin bütün açmazlarında apaçık okunacak hüzün dediğin. Yine ilk günahı şarkılara yükleyecek zaman, yine en son biz bileceğiz, yine...

Hayat işte, demiştim, hayat! Sarsılmaz yolculuğum ve eteğimdeki taşların ederi... Çarpıp kalbine sığacaksın yeniden. Kalbimize döneceğiz ve dudaklarımız aynı türküde kıpırdayacak fazladan. Bir yol tabelasında hatırlanacak ve hızla unutulacak olan başka nedir ki?...

Geceye intizar bir hece gözlerinden düşecek önce. O heceye yüklediğin tüm âhların gölgesinde büyüyeceğim usulca, geçecek nihayet, geçecek...


3 yorum:

  1. “Güvenlikli yaşam denilen şey, aslında bir batıl itikattan ibarettir. Doğada güvenlikli yaşam diye bir şey yoktur. Hayat ya cesaretle göğüslenecek bir serüvendir ya da bir hiç.” Hellen Keller

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sözlerin yukardaki yazıyla ne alâkası var kardeşim?

      Sil
    2. O ‘kardeş’i bulursak cevabını ben de merak ediyorum.

      Sil