20 Temmuz 2014 Pazar

Gazze: iki Yakamızda Masum Çocuk Elleri


  
Ağlamadan
dillerim dolaşmadan
yumruğum çözülmeden gecenin karşısında
şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı
üzerime yüreğimden başka muska takmadan
konuşmak istiyorum”

Neden kahreden kelimelere yaslanıyor hayat ve çığrından çıkıyor ölümler bile. Çocuklar ve kadınlar ellerime bulaşan kirliliği gözlerime yamıyorlar, karartılar eşliğinde. Sanki ruhum duvarlara çarpa çarpa varıyor toprağı kanla yıkanmış kederli şehirlere.

15 Temmuz 2014 Salı

Demedim

Desem ki;
kederlenme öyle hemen, söz sükûtun gölgesinde kalır daima, sığınırsın ama sığamazsın.

Desem ki;
şu gül, şu da onun meşhur dikeni... Bırak katlanmayı dikeni uğruna, gülün arazı bedeninden, dikeninden değil...

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Mahya



Mahyası ateş: yine ezeli bir ağıttır kadraja sığmayan... 
Fütursuzca harcadığımız kelimelerden bir seçki yapalım ve dağıtalım öfkemizi havaya... 
Kalan yine bağdaş kurmuşluğumuz kirli bir tarihin bağrında, kalan yine biziz.
Bu yüzden, işte sırf bu yüzden konuşmak ağız dolusu kirletiyor ruhumuzu diyorum,
 her "kahrolsun" da gölgelerimize yakışan bu karanlığı besleyen bir "bir" de biziz nasılsa...