Köşeyi döndüğünde kırılan ışık
Gölgene kıvrılan aşk
Sırnaşık…
Bir serkeşliksin sen, Mem’in ülkesinden içime uzanan
yollarda kara taşlar.Yüreğim kadar ağır, yüreğimden taşan asırlık sancılardan
geliyorlar. Ağlama dedikçe ben, çağlayan nehrin kıyısındaki papatyalara yüz
sürüp de, bir şeyler kuruyorsun kafanda. Seni okumak gelmiyor içimden şu
anda. Hangi kırığından yol bulup da akar bir volkanın ağzındaki yara, neresidir
ülken ve neresindeyim ben senin şarkının?
Ben Sen diyorum, sen gülüyorsun
Kahrediyorsun…
Hadi canım,besbelli karanlıktadır yüzünün diğer
yarısı. Bilmiyor muyum ki geceye çarpa çarpa geçersin ruhumun duvarlarından. Silüetinin
aksi vuruyor cama, ne kadar yakın ve ne kadar sığmıyorsun en girift hikayelere
bile.
Biliyor musun, şarkılar-ki senin taşkın denizlerinden ilhamla
daha bir uzuyorlar gecede-hiç umursamıyorlar sabahın iliklerinde dolaşan
soğukluğu. Nazlı bir gelin gibi süzülmeden önce güneş kaldırımların yanan
alnından sokaklara, çıkıp kendime zindan bir gülüşle koşuyorum adımlarının
değdiği esrikliğe.
Ey sevgili;
Ey kendini kır çiçeklerinin insafına terk eden diğer yarım,
hazan döküğü Kelimem,
göğsünde öfke büyüttüğüm,
uzağında dizelere sığmayanım,
bağışlanmayan sanrım,
olmayanım,
olamayanım…
Şimdi tüm bu serseriliğimin üstüne gittikçe gidiyorsun ya,
yavuz bir hırsız edasıyla dağıtıyorsun ya kelimelerimi evin dört bir yanına… Ben
dokunmaya kıyamıyorum kırıp döktüklerine,avutuyorlar beni. Bazen sen oluveriyor
vazomdan yerlere saçılmış toprağın zerresi, umursamadığında cam kırığı
hayallerin bastığım yerleri acıtıyor, uyanıyorum sensiz rüyalardan.
Hadi gittin diyorum, hadi kitaplar kadar yalnızlık soluyordu
ruhun, bilinmezliğin kıyılarında. Ne demeye topladın içimdeki denizleri bir
havzaya, nasıl kıydın sahilime vuran küçük deniz yıldızlarına…
Sevgili diyorlar adına,
“Adından gayrısını bilmiyorum”
Haritalarda yok gittiğin uzaklık
Şiirim yitirmiş hecelerini
Öncene emanet ediyorum gözlerimi
Gidiyorum sensizlikten
Senden gidiyorum,
Benden…
Bu karanlık; geceden mi, yoksa senden mi?
Bu hiçlik sonrana ayan eder mi benden geleni?
Gelme…
Gittiğinden beri, sevdamın ışıldadığı gökyüzünü kıskanıyor
ay ve güneş.Yokluğun oluyor yağmurun toprağa hasreti, sen gittikçe içimde ne
tortu,ne azap.
Gelme…
Bu sevda ebedî çile…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder