Bir fincan boşluğuna sinmiş gölgeler ateşe dönmüş yüzünü bekliyor. Senin kelimelerin olmadan ve sokakların ruhuna bağışlamadan ellerini hiç bir şey değişmeyecek. Ne bu uzun susmalar, ne senin soylu bakan gözlerin.
Kaldırdın mı aşkla arandaki ayraçları? Baktın mı son kez dağların yamacında bekleşen bulutlara? Sen gözlerinden başka şahit tutmazdın umutlara ve gözlerimden başka bir masal avutmaya?...
Döndüm işte diyordu şair, döndüm işte. Bir fitillik şiirim kalmış olmalı, belki bir ağaç kavuğuna kadar nefesim.
Sen kadar ve bu kahrolası bahar kadar mevsimsizliktir ömrüm.
Ben böyle söylenip duruyorum ey Yabancı! Sen sırrını verme kuşlara...